"في قوة" - Translation from Arabic to Turkish

    • gücü
        
    • gücüne
        
    ve oyunda, öğrenciler bazen gerçekten de bir barış gücü oluşturuyorlar. TED و يحصل أحيانا في اللعبة، أن يتحد التلاميذ في قوة سلام.
    Ama belki de en önemli özelliğimiz aile bağlarımızın gücü. Open Subtitles لكن لعل أهم تلك الخواص يكمن في قوة روابط عائلتنا.
    Eğer tasarımın bir gücü varsa, o sentezin gücüdür. TED إذا كانت هناك أي قوة في التصميم فهي تكمنُ في قوة التوليف.
    Şimdi bazıları beni, halkın gücüne ve irfanına inandığım için, saf olmakla suçlayabilir. TED الآن البعض قد يتهمني بالسذاجة لوضع ثقتي في قوة و حكمة الشعب
    Ebeveynleri, müziğin ve merhametin gücüne inanan tasavvufi barış yanlılarıydı. TED والداها كانا من دعاة السلام الصوفيين، ووضعا إيمانهما في قوة الموسيقى والتراحُم.
    Sadece İki Numaralı saç bandının, Bir Numara'nın gücüne sahip olmak isteyen her adamın kalbine zerkettiği sayısız vahşete sahip olacaksın. Open Subtitles فقط العنف القاتل يحرض الرقم إثنين في قلب كل رجل يرغب في قوة الرقم واحد
    Bunun önündeki en büyük engeller programlama gücü ve depolama alanı. İkisi de her sene daha da gelişiyor. TED العقبات الرئيسية أمام التنفيذ تتمثل في قوة الحوسبة ومساحة التخزين، وكل منهما يجري تطويره كل عام.
    Amerikan tanklarına göre iki buçuk kat daha fazla ateş gücü ve iki kat daha fazla zırhı var. Open Subtitles لديها 2 و نصف زيادة في قوة الضرب و تدريعها أكثر بالضعف من الدبابات الأمريكية
    Ve Camden Şehri Siyahlar gücü hareketinin tek üyesi. Open Subtitles و العضوة الوحيده في قوة الحركه السوداء لمقاطعة كامدين
    Kendini Kamehameha'ya ne kadar verirsen, gücü o kadar artar. Open Subtitles كلما ركزت أكثر في قوة كامية هامي هاة' كلما إكتسبت قوة أكبر'
    Ejderin gücü ve ihtişamı arttıkça, daha çok aile olacak. Open Subtitles ،وبينما يترعرع التنين في قوة ومجد" "سيحين دور عائلات أخرى
    ilgilendiğiniz sürece kalıp iyileştirici gücü, oldukça sıkıcı şeyler oldu. Open Subtitles إلا إذا كنت مهتما في قوة الشفاء من العفن، و كان الاشياء مملة جدا.
    Bundan dört yıl sonra, Dr. Brent, Savitar'ı Hız gücü'ne hapseden teknolojiyi icat edecek. Open Subtitles أربع سنوات من الآن، الدكتور العلامة التجارية يخترع التكنولوجيا أن الفخاخ سافيتار في قوة السرعة.
    Savitar'ı Hız gücü'ne hapsetmeye yetecek kadar güç sağlamalı. Open Subtitles التي ينبغي أن توفر كمية اللازمة من الطاقة إلى فخ سافيتار في قوة السرعة.
    Felsefe Taşı'nı Hız gücü'ne fırlatınca yanlışlıkla geleceğe gittim. Open Subtitles عندما ألقى الفيلسوف ستون في قوة السرعة، جريت بطريق الخطأ في المستقبل.
    Fakat müzisyen olarak kendisine değil, müziğin gücüne inanmakta ve güvenmektedir. Open Subtitles ولكن إيمانه, وثقته ليست به كعازف موسيقى ولكن في قوة الموسيقى نفسها
    Ama bu şansa yada büyünün gücüne ve yahut iyiliği hayatın içine çekmeğe inanmaktan geliyor. Open Subtitles وهذا يأتي من إيماني بالحظ أو إيماني في قوة الاهتمام إيماني في
    Öyle sağlam bir inançları olur ki insanoğlunun gücüne inanmadan önce Tanrı'ya ve Tanrı'nın gücüne inanırlar. Open Subtitles فهم يتحرّكون بإيمان راسخ فهم يؤمنون بالله في قوة الله
    Reform yalanı sadece mani olur endüstriyel hapis gücüne veya kazanılmış çıkarları korumaya olduğu şekilde. Ama birimiz yada hepimiz için. TED فالعوائق التي تقف في طريق الاصلاح لا تكمن هناك في قوة المجمع الصناعي الذي يشبه السجن أو المصالح الراسخة التي تريد ابقاء الامور كما هي ولكن داخل كل واحد منا.
    (Alkışlar) Yıllar süresince hikaye anlatılıcılığının gücüne olan inancım test edildi. TED (تصفيق) على مر السنين ، وإيماني في قوة القص قد اخُتبر.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more