Çizgi romanlar yapmaya devam ettim ve Worcester Sanat Müzesi'nde, bana hiçbir eğitmen tarafından verilmeyen en harika tavsiye verildi. | TED | و ظللت أصنع الرسوم الفكاهية، و في متحف وركستر للفنون تم إعطائي أعظم نصيحة قد يستطيع تقديمها معلم على الإطلاق |
Walsh'ın yanında getirdiği balıklardan bazıları halen Londra Hunterian Müzesi'nde saklanmaktadır. | Open Subtitles | لازالت بعض الأسماك التي جلبها وولش محفوظة في متحف هانتريان بلندن |
Ve Amerikan Marazilik Müzesi'nde onların farklılıklarını kucaklamakla kalmayıp aynı zamanda kutluyoruz. | Open Subtitles | وهنا في متحف الاعتلالات الأمريكي لا نعتنق اختلافاتهم فحسب، بل نحتفل بها |
Burada 1913 Trio Milwaukee Sanat müzesinde benim parçalarımdan birini çalıyor. | TED | هذه تريو 1913 تؤدي إحدى قطعي في متحف الفن بميلووكي. |
Bizim çalıştığımız Rockies müzesinde, benim dört tane T-Rex'im var, yani bunları kesebilirim. | TED | و في متحف الروكيز حيثُ نعمل لدي اربعة من تي ريكس ويمكنني ان اقطعها جميعها |
Charleston müzesindeki bu dijital baskı, beni kavramsallığın içine aldı. | TED | وكنت قد أخذت مفهوم هذا النوع من الطباعة الرقمية التي تقع في متحف في تشارلستون. |
Doğa Tarihi Müzesi'ndeki Tyrannosaurus Rex'i keşfeden kişi olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف بأنّك لست الرجل الذي إكتشف "ديناصور من فصيلة "ريكس في متحف التاريخ الطبيعي |
Bundan 65 milyon yıl sonra, kemiklerimizi, bir müzede toz tutarken görmek zorunda kalmayacağız. | TED | بعد ٦٥ مليون عاماً من اليوم، ليس على عظامنا أن تعرض في متحف يعلوها الغبار. |
Ve bunu, New York Modern Sanat Müzesi'nde Esnek Zihini Tasarla sergisi için canlı bir küre olarak kurduk. | TED | وقد أقمنا هذا المشورع ككرة أرضية حية في متحف الفن الحديث في نيويورك كتصميم في معرض مرونة العقل. |
Huzurla yattığı yer Belgrad'da Nikola Tesla Müzesi'nde küllerini barındıran altından bir küre. | TED | و مثواه الأخير هي جرة ذهبية تحفظ رماده في متحف نيكولا تيسلا في بلغراد. |
Yaklaşık o sıralarda, burada, Metropolitan Müzesi'nde direktör olan Tom Campbell ile bir sonraki pozisyonumun ne olabileceği hakkında konuşmaya başlamıştım. | TED | في تلك الفترة كنت قد بدأت التحدث مع توم كامبل، مخرج هنا في متحف المتروبوليان عن خطوتي القادمة. |
İlk işim Modern Sanat Müzesi'nde ressam Elizabeth Murray'in retrospektifinde çalışmak olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum. | TED | أشعر بأنني محظوظة للغاية إذ أن أول عمل لي كان العمل في متحف الفنون الحديثة في عمل تذكاري للرسامة إليزابيت موراي. |
2007'de Smithsonian Doğa Tarihi Müzesi'nde araştırma bursuyla okyanustaki biyoparlak organizmaları araştırıyordum. | TED | في 2007، كنت أقوم ببحث زمالة في متحف سميثسونيان للتاريخ الطبيعي أنظر إلى الكائنات الحية ذات الإضاءة الحيوية في المحيط. |
Berlin Etnolojik Müzesi'nde iyi bakıldığından şüphe duyduğumuz bir Savaş Tanrısı heykeli bulduk. | TED | في متحف الأعراق البشرية في برلين، رأينا إله حرب لديه تاريخ من الرعاية المشكوك بأمرها. |
Guggenheim Müzesi'nde tabii ki objelere bakabilirsiniz, tabii ki onları öğrenebilirsiniz vesaire. | TED | يمكنكم أن تشاهدوا المجسمات بوضوح في متحف غوغنهايم، يمكنكم الوصول إليهم بوضوح وهكذا دواليك. |
bu işlemcinin prototip bir parçasının resmi bilim müzesinde bulunmakta | TED | هذه صورة لنموذج أولي لجزء من المعالج الموجود في متحف العلوم. |
Bu, şu anda Kaliforniya'daki Bilgisayar Tarihi müzesinde ve doğru hesap yapıyor. Gerçekten çalışıyor. | TED | هذا هو المحرك الموجود الآن في متحف تاريخ الحاسبات بكاليفورنيا، وهو يحسب بدقة. إنه يعمل بالفعل. |
O adres defterinin üstünden geçtik, ve eski oda arkadaşının başka bir eyaletteki sanat müzesinde çalışan kuzenini buldu. | TED | حسناً، قمنا بتصفح دليل العناوين ذلك، و وجدت قريب لزميل سكن قديم كان يعمل في متحف للفن في ولاية اخرى. |
Bu fotoğrafları modern sanatlar müzesindeki sergisi için çekti. Sahi mi? | Open Subtitles | من أجل معرض سيقوم به في متحف الفن المعاصر |
Bu olay sona erdiğinde, Julia'nın Smithsonian müzesindeki Cambridge mutfağını ziyaret etmeyi düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن نخطط لرحلة إلى ـ مطبخ كامبريدج لـ جوليا ـ في متحف ـ الـ سميسونين ـ عندما ينتهي المشروع |
Az önce Modern Sanatlar Müzesi'ndeki bir partiye katılmak ve Skyfall'ı izlemek için 1000 dolar ödedim. | Open Subtitles | دفعت للتو 1000 دولار لمشاهدة Skyfall و حضور حفلة في متحف الفن الحديث |
Frances Larson: Eskiden Oxford'da Pitt Rivers Müzesi adlı bir müzede çalışıyordum. Bu müze, Güney Amerika'dan gelmiş kesik kafa sergisi ile ünlenmişti. | TED | فرانسس: كنت أعمل في متحف يعرف بمتحف بيت ريفرز في أكسفورد، و المشهور بعرضه للرؤوس المتقلصة من أمريكا الجنوبية. |
Sürpriz bir randevuyu bir sanat galerisinde geçiren ilk çift biz olmalıyız. | Open Subtitles | حتماً نحن الاثنان الوحيداً الذين يتواعدان في متحف الفنون |
Bilim müzesine konursa, üç boyutlu veri görüntülemesi olur. | TED | إن وضعتها في متحف علمي، تصبح تصورا ثلاثي الأبعاد للبيانات. |