Daha sonra bu hormonlar çoğunlukla kan dolaşımına küçük miktarlarda pompalanır. | TED | ثم تُضخ هذه الهرمونات بكميات صغيرة، عادةً في مجرى الدم. |
Bu yüzden yapmaya başladığımız şey, kanseri hedef almış şekilde tasarlanan işaretleyicileri kan dolaşımına enjekte etmektir. | TED | وهكذا, ما بدأنا القيام به وبدأنا بحقن سائل خاص في مجرى الدم والذي سيستهدف السرطان. |
Bu bileşimi içmek, onu kan dolaşımına karıştırmak için çok etkili bir yol değil. | Open Subtitles | بشرب هذا المركب، ليست طريقة فعالة جداً لإستيعابه في مجرى الدم |
Yani bir parçası, dolaşım sistemine karışıp katılaşmış. | Open Subtitles | لذا جسيم منه صلابة، قطعت وهاجرت لها في مجرى الدم. |
- Alkol hastanın dolaşım sistemine girer. | Open Subtitles | ستدخل في مجرى الدم الخاص بالمريض |
Fakat vücudumuz doğal bir bağışlık-savunma sistemine sahip: kanda konumlanan ve kendisine ait olmayan şeyleri atan hücreler bunları yok edebilir ya da saf dışı edebilir. | TED | لكن لدى أجسامنا النظام الدفاعي المناعي الطبيعي: الخلايا الموجودة في مجرى الدم وتختار الأشياء التي لا تنتمي لها، وبذلك يمكنها أن تدمر أو تقضي وتتخلص منها. |
Şimdi, Dean Ornish, UCSF ve Tufts Üniversitesi ile beraber, sağlıklı beslenmenin, kanda bulunan angiogenez markörleri üzerindeki ilişkisini araştırıyoruz. | TED | والآن نحن ندرس دور التغذية الصحية مع دين أورنيش و جامعة كاليفورنيا و جامعة تافتس على دور هذه التغذية الصحية على علامات تولد الأوعية و التي نجدها في مجرى الدم. |
Bu yüzden, ikisinin birlikte kullanımı ilacın daha yüksek bir konsantrasyonda ve daha uzun bir süre kan dolaşımında kalması demektir, bu da böbrek yetmezliğine yol açabilir. | TED | لذا فإن الجمع بين الاثنين يعني أن تركيز أكبرللدواء يبقيه في مجرى الدم لمدة أطول، مما قد يؤدي إلى فشل كلوي. |
O da kan dolaşımında bulunan bir bakteridir. | Open Subtitles | و التي هي بكتريا توجد أحياناً في مجرى الدم |
Teknik olarak aşı bir maddeyi kan dolaşımına zerk etmektir. | Open Subtitles | عمليّاً، الحقنة تضخّ مادّةً في مجرى الدم. |
Bu ilaç her neyse bir kere kan dolaşımına girdi mi vücut sıcaklığında bulunduğundan bozulma sürecini başlatmış. | Open Subtitles | إذن , أيٌ ما أصابها عندما يضربها في مجرى الدم درجة حرارة الجسم تبدأ بالانخفاض |
Yılan zehri kan dolaşımına bu şekilde karışmış olabilir. | Open Subtitles | حتى يمكن استيعاب سم الأفعى في مجرى الدم. |
Bu boyaları kan dolaşımına enjekte edebiliriz. Böylelikle yeni bir damarı diktiğimizde ve kalpte bypass tıkanıklığı oluşturduğumuzda hastayı kapatmadan önce gerçekten bağlantı oluşturup oluşturmadığımızı görebiliriz. Bu, önceden radyasyon kullanmadan yapamadığımız bir şeydi. | TED | يمكننا ضخ هذه الأصباغ في مجرى الدم , ذلك أننا عندما نخيط الوعاء الدّمويّ ونتجنّب انسدادا في القلب , يمكننا أن نتحقق ما اذا كان الاتصال حصل فعلا, قبل أن نغلق جرح ذلك المريض مرة أخرى. وهذا أمر لم نكن قادرين على القيام به , دون استعمال الإشعاع , من قبل. |
- Çünkü kanda aramadım. | Open Subtitles | حسنا، لأنّه لم يكن في مجرى الدم. |
kanda bulunması da imkansız. | Open Subtitles | -ومن المستحيل إكتشافه في مجرى الدم . |
kan dolaşımında rastgele döngüye neden olan toksinler var. | Open Subtitles | وهناك سموم في مجرى الدم والتي تسببت بعشوائية خروجكم. |
Serum, öngörülenden daha uzun süre kan dolaşımında kaldı. | Open Subtitles | بقى المصل في مجرى الدم لفترة أطول مما كان متوقعاً |