Bende sadece profesyoneller ile, ...ailesinin garajında iş çeviren çocuklarla değil. | Open Subtitles | واتعامل فقط معَ المحترفين وليسَ الأطفال الذين يعملونَ في مرآب أهاليهم |
Bu da ben, ailemin garajında parçaları birleştiriyorum. | TED | وهذا أنا أقوم بتجميعها في مرآب والدايّ، في الواقع. |
Onu bir garajda 2 bacağı da kesilmiş bir şekilde buldular. | Open Subtitles | وَجدوه في مرآب بكلتا مِنْ سيقانِه قَطعَ. |
Altı ay önce bana Jeremy Darling bir otoparkta çalışacak ve bir ressammış gibi davranacaksın deseydin sana inanmazdım. | Open Subtitles | لو اخبرتني لي قبل ستة أشهر بأنني أنا , جيرمي دارلنغ سوف أكون أعمل في مرآب سيارات |
Polis birini Newport Limanı'nda terk edilmiş bir tersanenin ilerisindeki oto parkta bulmuş. | Open Subtitles | لاحظت الشّرطة أحدهم في مرآب خارج حوض لبناء السّفن (في ميناء (نيوبورت |
Üvey babamın garajındayız | Open Subtitles | راندي نحن في مرآب زوج امي |
park yerinde buldum. Kan serpintisi ile kaplıydı. | Open Subtitles | لقد عثرت عليه في مرآب الحديقة وعليه لطخات من الدماء |
Bu motor 3 yıldır amcamın garajındaydı. | Open Subtitles | كانت هذه الدراجة في مرآب عمي 3 سنوات |
garajında bir işe başlayan herkesin Hewlett-Packard'ı bulduğunu biliyoruz zaten. | TED | ونحن نعلم أن أي شخص يبدأ العمل في مرآب سينتهي المطاف به عند هيوليت باكارد |
Aynı broşürlerden Dallas'taki garajında da bulundu. | Open Subtitles | وقد وجدوا نفس المنشورات في مرآب منزله في دالاس |
Hodgins'in garajında yaşadığın hakkında söylediklerini Botth'a da söyle. | Open Subtitles | أخبر بووث بالذي قلته لي عن العيش في مرآب هوديجنز |
Kuzenin garajında basıyorsundur. | Open Subtitles | يجب أن تجني المال لتكسب المال ربما أطبعها في مرآب إبن عمك |
Evet dostum, benim kaderim babamın garajında çalışıyor. | Open Subtitles | أجل يا رجل, إن قَدَري هو العمل في مرآب والدي. |
Sürekli saklanıyoruz, bir garajda yaşıyoruz. | Open Subtitles | نختبئ دائماً عن دائرة الهجرة ونعيش في مرآب |
Bence sen dört herifle, bir garajda düzüşmeye meraklı bir nemfosun. | Open Subtitles | أعتقد أنك منحرفة تود مضاجعة أربع رجال في مرآب سيارات. |
bir garajda, kolları sıvayıp harika şeyler yaratmaya kendini adamış üç kişiyiz. | Open Subtitles | انه في مرآب فيه ثلاثة اشخاص رافعين اكمامهم يراهنون على انفسهم ويصنعون شيئا عظيماً |
- Ben Memur Lewis, hanımefendi. Kardeşinizin arabasını terkedilmiş bir halde şehir merkezinde bir otoparkta bulduk. | Open Subtitles | لقد عثرنا على سيارة أختك مهملة في مرآب وسط المدينة |
Chestnut Hill'de kapalı bir otoparkta daire şeklinde bir ağaç kümesi görülmüş. | Open Subtitles | ظهرتْ دائرةٌ كاملة من الأشجار فجأةً ''في مرآب في ''تشيسنت هيل |
3 ay kadar önce siyah bir Dallas belediye meclis üyesi Adrian Clay bir otoparkta vurulmak suretiyle öldürülmüş. | Open Subtitles | مستشار دالاس من العرق الإفريقي أدريان كلاي أطلقت عليه النار في مرآب |
Polis birini Newport Limanı'nda terk edilmiş bir tersanenin ilerisindeki oto parkta bulmuş. | Open Subtitles | لاحظت الشّرطة أحدهم في مرآب خارج حوض لبناء السّفن (في ميناء (نيوبورت |
park yerinde güvenlik kamerası olduğunu hatırladım, bu nedenle güvenlik servisiyle irtibata geçtim ve bana bunu verdiler. | Open Subtitles | لقد تذكرت بأنه كان هناك كاميرة مراقبة في مرآب السيارات لذا فقد إتصلتُ بالمسؤولين عنه وإستخرجوها لي |
Ona verdiğimde garajındaydı. | Open Subtitles | أعطيته هيَ في مرآب منزله. |
Michael, Kitt'in tarayıcılarını Johnny'nin garajına yönlendirdik, ama içeride askeri teknoloji ile alakalı hiç bir iz bulamadık. | Open Subtitles | مايك ، لقد فحصت كيت السيارات في مرآب جوني و لكن لم نجد أي تكنولوجيا عسكرية محظورة في الداخل |
Ama taksi garajındaki bir ucubeyle buluşmaya tek başıma gitmiyorum. | Open Subtitles | لكني لن أذهب وحيدة لمقابلة مخيف في مرآب سيارات الأجرة |