Artan uçuşlara karşılık azalan uçuşlara bir bakış bu. | TED | وهنا نشاهد الرحلات الصاعدة في مقابل الرحلات الهابطة. |
12 yıllık Eyalet Ceza Hâkimi, bakmış olduğu üç cinayet davasında müsamaha göstermesine karşılık rüşvet aldığı iddialarıyla hüküm giydi... | Open Subtitles | مُحارب الجريمة للمحكمة الجنائية للدولة أُدين بالحصول على رشاوى في مقابل التساهل في ثلاث حالات قتل |
Bu şekilde epifitler, orman tabanından hayli yukarda destekleniyor olmanın karşılığı olarak, ev sahibine bir miktar kira ödemiş olurlar. | TED | وحتى تلك النباتات الهوائية تدفع للمالك قليلا من الإيجار في مقابل دعمها عاليا فوق أرضية الغابة. |
Canlarınızın karşılığı olarak, bana adlarınızı söyleyin. | Open Subtitles | في مقابل أرواحكم,أخبروني بأسمائكم |
Herhangi bir yerde hayat var, B dağıtım için gidiyoruz, dağıtıma karşı olarak. | TED | في أي من كان توجد به حياة سوف تحصل على هذا التوزيع في مقابل ذلك التوزيع |
Bu güvenliğe karşı mahremiyet mi sorusu değil. | TED | هذا ليس بسؤال بين الخصوصية في مقابل الأمن |
Oğlumun güvenliği karşılığında size yardım etmeyi kabul ettiğimi anlamış olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه يفترض أني وافقت على مساعدتكم في مقابل سلامة ابني |
Ya da belki de güçler karşılığında şeytanlar sizi satabilir. | Open Subtitles | أو ربما أنا يمكن أن أبيعك للشياطين في مقابل القوى |
Şahitliğine karşılık tam ceza muafiyeti öneriyoruz. | Open Subtitles | نحن نعرض على زوجكي الحصانة الكاملة من الملاحقة القضائية في مقابل شهادته التي من الممكن أنه يقدمها لنا |
Senin nesline kadar... bütün sülalesinin ebedi kurtuluşuna karşılık... | Open Subtitles | كان عندما تمت البيعة الرابحه سوف أرضى بهذا في مقابل القضاء على دراكولا |
Nick, Chili'ye 300 bini, ona vermesini söyledi, bir kontrat takasına karşılık olarak. | Open Subtitles | لقد أمر "شيلي" أن يأخذ هو النقود بدلاً منك، في مقابل صفقة ما. |
Affına karşılık görevi rızasıyla bırakacaktır. | Open Subtitles | وسيقدم استقالته دون جدال في مقابل العفو عنه |
Onların ölmesine karşılık bizim hayatta kalmamızı istemezlerdi. | Open Subtitles | لايريدون مننا ان نموت في مقابل بقائهم على قيد الحياة |
- Hanımefendi, bizimle iş birliği yapmanızın karşılığı olarak, babanızın kaçmasına izin vermeye karar verdim. | Open Subtitles | جيد جدا - أيتها الأنسة - في مقابل تعاونك فقد قررت السماح بتسريح والدك |
Babamın sadakatinin karşılığı olarak kızının daha iyi bir yaşama sahip olabileceğini söyledi... | Open Subtitles | في مقابل الولاء والدي، قيل له له dauger يمكن أن يكون له حياة أفضل. |
Neyin karşılığı olarak? | Open Subtitles | في مقابل ماذا ؟ |
Bu grafik, öğretmenin gürültü seviyesine karşı oluşan kalp ritmini gösteriyor. | TED | هذا المبيان يرصد معدل ضربات القلب في مقابل مستوى الضوضاء. |
Anthony Romero: Bana kalırsa onun bir başkan olarak meşruluğuna karşı, ilkelerinin meşruluğunu fark etmeliyiz. | TED | أنتوني روميرو: أعتقد أنه علينا أن ندرك شرعيته كرئيس في مقابل شرعية سياسته. |
Anlatılamayana karşı anlaşılan. Siz de farkındasınızdır ki çoğu zaman her şeyi anlamak isteriz. | TED | الغير قابل للتفسير في مقابل المفهوم. تعلمون؟ كثيرا ما نريد أن نفهم كل شيء |
Delgros onu kullandık, ve ne karşılığında onun cezası, hmm? | Open Subtitles | ديلارغوس قام بإستخدامه, وماهو عقابة في مقابل هذا؟ ؟ ؟ |
Ağzını kapalı tutmanın karşılığında, sevgilinin alkol ruhsatı işine yardım edebilirim. | Open Subtitles | وربما في مقابل صمتك سأساعدك خليلك في مسألة رخصة بيع الخمور |
karşılığında indirim yaparak saatlik 3.50 dolarlık ağ fiyatı sağladım. | Open Subtitles | في مقابل ان اقلل ايجار الشبكة الى 3,50 دولار للساعة |