Güvenlik memurları Bennett ve Edison bunu olay yerinde buldular. | Open Subtitles | ضباط الأمن بينينت و إيديسون وجدت هذا في مكان الحادث |
Belki diğer dördüyle çatışmaya girdiğinde olay yerinde ölen bir adamdır. | Open Subtitles | رجل تبدال إطلاق النار مع الاربعه الأخرين ومات في مكان الحادث |
Ceplerinde tomar dolusu para olan bir ceket olay yerinde bulundu. Uluslararası krizle ilgili... | Open Subtitles | تركت سترة مع رزمة من المال ولكن لا محفظة في مكان الحادث. |
Suç mahallinde, memur Poe delillerin bağlantısını kaydetmek için... isminin baş harflerini kovanlara yazmış. | Open Subtitles | في مكان الحادث, الشرطى بو يضع أحرف علامات على الفوارغ لتسجيل سلسلة من الأدلة |
Evet, olay yerindeki kana dayanarak, katilin hareketlerini yeni baştan inşa ettim. | Open Subtitles | أنا أقوم بأعادة بناء حركات القاتل استنادا على الدماء في مكان الحادث. |
Sağdaki, olay yerinde bulunan altıpatlardan atılan mermi. | Open Subtitles | على اليمين، أطلق اختبار من الرصاص من مسدس تعافى في مكان الحادث. |
- olay yerinde bunlardan bulduk. | Open Subtitles | نعم، وحصلنا على بعض من تلك في مكان الحادث. |
Mac'in olay yerinde bulduğu silah ile karşılaştırma yapmam lazım | Open Subtitles | لا بد لي من مقارنتها السلاح ماك وجدت في مكان الحادث. |
olay yerinde bulduğunuz silah ile Franki'den çıkan kurşunları karşılaştırdım Uyuşuyorlar Mac | Open Subtitles | حسنا، لقد مقارنة فقط الرخويات من فرانكي إلى سلاح وجدت في مكان الحادث. |
olay yerinde hiç delil yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك جزء من الأدلة التي تركت في مكان الحادث |
olay yerinde ifade vermeyi kabul etmediniz. | Open Subtitles | الآن , لقد رفضت أن تمنح إفـادة عما حدث في مكان الحادث |
olay yerinde ifade vermeyi kabul etmediniz. | Open Subtitles | الآن , لقد رفضت أن تمنح إفـادة عما حدث في مكان الحادث |
Ajan Hollander ve ekibi TGA'nın, yani Tamamen Gerizekalı Aptallar'ın olay yerinde bulduğu tek ayak izi... | Open Subtitles | الوحيد الذي يستطيع أن يمشي بهذه الأثقال هو من يحمل القمامه أيها الأغبياء وجدته في مكان الحادث |
Sinemada olduğu doğrulandı, kesin kanıt yok olay yerinde DNA'sı yok... | Open Subtitles | والغيبة وأكد، يوجد دليل قاطع، لا الحمض النووي في مكان الحادث... |
olay yerinde bulduğumuz o parça hakkında laboratuardan rapor bekliyordum. | Open Subtitles | حسنا ، كنت أنتظر الطب الشرعي لإعطائي تقرير على أن قطعة وجدت في مكان الحادث و؟ |
Şimdi, neden olay yerinde olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | أنا أخشى هناك القليل جدا يمكنني القيام به في هذه المرحلة. الآن أفهم لماذا كنت في مكان الحادث. |
Bu topukların bıraktıkları izler sizin olay yerinde olduğunuzu kanıtlıyor. | Open Subtitles | لطبعة حذاء كعب عالي وجدناها في مكان الحادث. |
Cinayet mahallinde, kadının vücudunda parmak izleri bulmuşlar. | Open Subtitles | العثور على الطباعة في مكان الحادث دونليفي ، على جسد المرأة. |
Polis olay mahallinde hiç bir ceset bulamadığına çok şaşırmasına rağmen herkesin normal hayatlarına devam edebilmesi için bunu fazla kurcalamamaya karar verdi. | Open Subtitles | ارتبكت الشرطه لعدم وجود الجثه في مكان الحادث, ولكن الشرطه قررت عدم طرح الاسئله والكل يمضي في حياته. |
-Bizim laboratuar, suç mahallinde toplanan delilleri incelemedi çünkü Neville bütün sorumluluğu üstlenmişti. | Open Subtitles | مختبرنا لم تحليل الأدلة جمعت في مكان الحادث لأنه في الوقت الذي تولى نيفيل المسؤولية الكاملة. |
olay yerindeki polise danışın. | Open Subtitles | تحققوا من ذلك الشرطي الذي كان في مكان الحادث |
Onu öldürdükten sonra, birinin silahı olay yerine... | Open Subtitles | هل من الممكن شخص آخر وضعت هذا السلاح في مكان الحادث |