Zamanımın çoğunu, dünyanın bu bölümünde geçirmek isterim. | TED | أريد أن أقضي معظم وقتي في هذا الجزء من العالم. |
O zaman şimdi dünyanın bu bölümünde ne oluyor bir anlayalım. | TED | دعنا ننظر لمشهد لما يحدث في هذا الجزء من العالم . |
Nollywood dünyanın bu bölgesinde henüz dünyaya gelmiş harika bir endüstri. | TED | نوليود صناعة رائعة ولدت للتو في هذا الجزء من العالم. |
dünyanın bu bölgesinde yaşıyorsanız ilk önce bütün dünyanın gördüğünüz yer gibi dümdüz olduğunu hayal edersiniz. | Open Subtitles | لو أنك تعيش في هذا الجزء من العالم في البداية قد تتخيل أن العالم بأكمله |
Yani, imdat çağrıları dünyanın bu kısmında bazen güzel bir fikir değildir. | Open Subtitles | نداءات الاستغاثة في هذا الجزء من العالم أحيانا ليست فكرة جيده حسناً مالذي تخشاه ؟ |
dünyanın bu kısmında çok fazla vakit geçirdik.. | Open Subtitles | لقد قضينا الكثير من الوقت في هذا الجزء من العالم |
Bilirsiniz, doğum yapmak, Dünyanın bu tarafında, harika bir olay. | TED | تعلمون، ولادة طفل في هذا الجزء من العالم هو حدث مذهل. |
dünyanın bu bölümünde, o değerli eşyalarınıza ne olduğunu asla öğrenemeyeceksiniz. | Open Subtitles | لا تعرف أبداً ماذا يمكن أن يحدث لممتلكاتك الأكثر ثمناً في هذا الجزء من العالم وماذا عن ديبي ؟ |
Burada bütün diskoları ve kulüpleri sinsice dolaştığını görüyorum. dünyanın bu bölümünde onlardan çok var. | Open Subtitles | هنالك العديد منهم في هذا الجزء من العالم جيد لك |
dünyanın bu bölümünde olan ülkeler için boru hattı sahibi olmak küresel ekonominin bir parçası olmak ve kendilerine sadık olmayan sınırlarının dışında bir anlam bulabilmek için bir bilet. | TED | لعدد من الدول في هذا الجزء من العالم , ملكية خطوط البترول تعتبر تذكرة العبور إلي الإقتصاد العالمي وتضمين بعض معاني , بجانب الحدود التي ليس لها ولاء لأصحابها . |
Daha önce dünyanın bu bölgesinde hiç görülmedi. | Open Subtitles | لم يسبق لها مثيل في هذا الجزء من العالم من قبل |
Hayatıma baktığımda cinsiyetim yüzünden, ırkım yüzünden veya bazen on küsur yıldır dünyanın bu bölgesinde yaşadığım için aksanım yüzünden sıra dışı biri olarak algılanırım. | TED | في حياتي الخاصة، سواء بسبب جنسي، أو عرقي أو شيء آخر وبما أنني عشت في هذا الجزء من العالم لعقد من الزمان، لكنتي، أحس أنني غير تقليدية |
dünyanın bu bölgesinde dostluk önemlidir. | Open Subtitles | إن الصداقة مهمة في هذا الجزء من العالم. |
dünyanın bu bölgesinde. | Open Subtitles | في هذا الجزء من العالم |
dünyanın bu kısmında olan garip olaylarla ilgilenmekle ailem sorumluydu. | Open Subtitles | لقد كان عبء عائلتنا في مشاهدة الحوادث غريبة في هذا الجزء من العالم |
Ve dünyanın bu kısmında apartmanlar ile ilgili geleneksel şey bir kuleniz vardır, kenarlara birkaç ağaç sıkıştırabilirsiniz, ve park edilmiş arabaları görüyorusunuz. | TED | والشيء التقليدي مع المباني السكنية في هذا الجزء من العالم لديك البرج الخاص بك، وتحشر عدد محدود من الاشجار حول الحافة، وتشاهد سيارات متوقفة. |
Ve bu dünyanın bu kısmında bulunmayan bir yılana ait bir zehirmiş. | Open Subtitles | سم الأفعي ليس موجوداً في هذا الجزء من العالم -المامبا السوداء |
Hydra'nın çöküşünden sonra birçok bilim adamı, Dünyanın bu tarafında saklanmak için Nazi arkadaşlarını takip etti. | Open Subtitles | بعد إنهيار منظمة "هايدرا"، العديد من العلماء ساروا على نهج أصدقائهم النازيين وقاموا بالإختباء في هذا الجزء من العالم |
Dünyanın bu tarafında bu hiç duyulmamış. | Open Subtitles | هذا غير مسموع في هذا الجزء من العالم. |