Bu kadar kısa sürede bunu sipariş etmiş olamazsın. | Open Subtitles | فلا يمكنك أن تأتي بها في هذا الوقت القصير |
Bu kadar kısa sürede alabildiğim tek şey bir pasta ile kocaman bir pinyata oldu. | Open Subtitles | كل ما أستطعت الحصول عليه في هذا الوقت القصير هو الكعكة و بنياتا الطيز الكبيرة |
İp var desek Bu kadar kısa sürede çekmesi imkânsız. | Open Subtitles | لا يمكنهم العبث بالأشرطة في هذا الوقت القصير. |
Bu kadar kısa sürede bu adamı bulmam bile kolay olmadı. | Open Subtitles | أعني , حتى إيجاد هذا الشخص لم يكن سهلاً في هذا الوقت القصير |
Ayrıca bu kadar kısa zamanda kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. | Open Subtitles | و شكراً على قبول اللقاء في هذا الوقت القصير |
Bayanlar için dikilmiş, ama Bu kadar kısa sürede başka ne yapabilirim? | Open Subtitles | و لكنها مفصله للسيدات و لكن ماذا يمكنني أن أفعل في هذا الوقت القصير ؟ |
- Selam dostum. Bu kadar kısa sürede bizle ilgilendiğin için teşekkürler. | Open Subtitles | -مرحباً يا رجل، شكراً لمقابلتنا في هذا الوقت القصير |
Bu kadar kısa sürede geldiğin için teşekkürler. | Open Subtitles | شكرًا على حضورك في هذا الوقت القصير. |
Bu kadar kısa sürede geldiğiniz için çok teşekkürler. | Open Subtitles | شكرًا لكِ لقدومكِ في هذا الوقت القصير |
Değerlendirmelerden üç yıldız almış bir terapist, Bu kadar kısa sürede bulabildiklerinin en iyisi. | Open Subtitles | في عيادة طبيبة نفسية حصلت على 3 نجوم وفق مقالة مجلة (ريت أدوك) وكان هذا أفضل ما استطاعت (جاين) و(رافاييل) العثور عليه في هذا الوقت القصير |
Biz, bu kadar kısa zamanda, bu kadar iyi bir izlenimi nadiren almışızdır. | Open Subtitles | إستلمنا إنطباع جيد في هذا الوقت القصير |