"قابلة للحل" - Translation from Arabic to Turkish

    • çözülebilir
        
    • çözümü
        
    • çözülemez
        
    Vatandaş olarak çözülebilir, vatandaş olarak, TEDandaş olarak. TED أنها قابلة للحل بالتصرف كمواطنين، بالتصرف كمواطنين, بالتصرف كاعضاء `تيد`
    Bu sorun kesinlikle çözülebilir, hatta ekonomik olarak epeyce uygun bir şekilde. TED فالمشكله قابلة للحل, و بطريقه رخيصه نسبيا
    Bu yüzden, bana göre bu trajik ancak çözülebilir bir problem. TED الإعتداء الجنسي، وبالنسبة لي، مشكلة مأساوية ولكنها قابلة للحل.
    Çünkü senin bir sürü çözümü imkânsız sorunun var. Open Subtitles لديكِ الكثير من المشاكل الغير قابلة للحل
    Dostum, üç kütleli probleminin çözümü imkânsız. Open Subtitles يا صديقي مشكلة الاجسام الثلاثة غير قابلة للحل
    Bu paradoksal denklemin çözülemez olduğuna inanıyorum. Open Subtitles أعتقد أن نظرية التناقض هذه غير قابلة للحل
    Şiddete başvurmak... zor, acılı veya çözülemez gibi görünen... sorunları bile daha kötü yapar. Open Subtitles ليس هنالك مشكلة، مهما كانت صعبة أو مؤلمة أو تبدو غير قابلة للحل -لن يجعلها العنف أسوء
    kurtulanlardan biriyle röportaj yapıyorlardı, ve o, kendisini parmaklıklardan bıraktığı anda... tüm dertlerinin aslında çözülebilir olduğunu anladığını söylüyordu. Open Subtitles حيث أجروا مقابلة مع أحد الناجين وقال إنه في اللحظة التي أفلتت فيها يده السياج أدرك أن كل مشاكله كانت قابلة للحل
    Hayat arkadaşı olduğunuzu evliliğinizdeki sorunların çözülebilir sorunlar olduğunu "iyi günde, kötü günde" demenin bir anlamı olduğunu ne olursa olsun sana sadık kalacağını düşünüyordun. Open Subtitles لقد ظننت أنكما شريكين. لقد ظننت أن المشاكل في زواجكما قابلة للحل. لقد ظننت أن جملة في السراء والضراء تعني شيئاً.
    Bu sorun kesinlikle çözülebilir. TED إذن فأن المشكلة قابلة للحل تماما.
    Bence bu çözülebilir bir problem. TED وأعتقد أنها مشاكل قابلة للحل
    General Eisenhower'a göre (Amerikanın 34.Başkanı) zor bir problemin sınırlarını genişletmek bu sınırların daha çok seçenek ve sinerjiyle kuşatılması sayesinde problemi daha çözülebilir hale getirir. TED قال الجنرال ايزنهاور - كما يُزعم أن توسيع حدود مشكلة عسيرة يجعلها قابلة للحل من خلال الحصول على خيارات أكثر وتآزر أكبر.
    Bu çözülebilir bir konu. TED هذه مشكلة قابلة للحل.
    Bana oldukça çözülebilir göründü, Farnsy. Open Subtitles تبدو لي قابلة للحل تماماً، يا (فرانزي)
    Bu imkansız kabul ediliyor. çözümü mümkün değil. Open Subtitles إنّها تُعتبر مستحيلة، وغير قابلة للحل
    çözümü olmayan bir durum. Open Subtitles انها غير قابلة للحل.
    Bu... Bu çözümü olmayan bir soru. Open Subtitles .. انها انها غير قابلة للحل
    P vs NP çözülemez bir problem olabilirdi. Open Subtitles هذه المسألة غير قابلة للحل.
    Problem çözülemez haldeydi. Open Subtitles ‫كانت المسألة غير قابلة للحل

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more