- Kızı ta Alpler'e kadar götürmüş sonra da gondolda tanıştığı Fransız bir kız için onu otel odasında yapayalnız bırakmıştı. | Open Subtitles | لقد أخذها معه طوال الرحله الى جبال ألالب ثم تركها في غرفة الفندق جالسة من أجل فتاة فرنسية قابلها في جندول |
- Kızı ta Alpler'e kadar götürmüş sonra da gondolda tanıştığı Fransız bir kız için onu otel odasında yapayalnız bırakmıştı. | Open Subtitles | لقد أخذها معه طوال الرحله الى جبال ألالب ثم تركها في غرفة الفندق جالسة من أجل فتاة فرنسية قابلها في جندول |
Çünkü adam tüm denizleri dolaşıyor ve her tanıştığı kadına "Altı ay sonra nerede olacaksın?" diye soruyor. | Open Subtitles | لماذا ؟ لأنه عبر السبعة أبحر وسأل كل امرأة قابلها أين ستكونين خلال الستة أشهر القادمة |
Hayır ama yeni tanışmış. Çok erken olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | لا, هو قابلها فقط للتو فعلى الأرجح هذا مُبكر وسريع جداً |
Ramones'in "Road to Ruin" plağına sahip olan tanıdığı tek kızdı. | Open Subtitles | إذ كانت الفتاة الوحيده التي قابلها في حياته |
Belén sizin kızınızla buluştuğu zaman parkta bir çocuklaydı. | Open Subtitles | بيلين كان مع شخص لقد قابلها فى المنتزة مع ابنتك |
O zaman sende bizimle tanıştığın gibi tanış onunla | Open Subtitles | اذن قابلها بنفس طريقة مقابلتنا |
Onunla havaalanında tanıştı, aynı sana anlattığı gibi. | Open Subtitles | قابلها فى المطار مثلما أخبركِ تماماً |
Beni jimnastik salonunda tanıştığı 20 yaşında birisiyle aldattı. | Open Subtitles | تركنى بسبب فتاه فى العشرين من عمرها كان قد قابلها فى صالة الألعاب |
Bana Kanan'ın aylar önce tanıştığı bir köleyi kurtarmaya zorlandığını mi söylüyorsunuz? | Open Subtitles | أنتِ تخبريني أن كينين كان مجبراً على العودة لإنقاذ جارية قابلها منذ شهور؟ |
Matterhorn'a tırmanırken tanıştığı bir şırfıntıyla evleniyor. | Open Subtitles | هو سيتزوج من قتاة شقراء قابلها بالتسلق في المترهورن |
Dün gece internetten tanıştığı bir kızla buluşmaya gitmişti. | Open Subtitles | لقد ذهب إلى ميعاداً بالأمس مع فتاة قابلها من شبكة الأنترنت |
Cuma akşamları, çevrimiçi tanıştığı Hindistan'lı arkadaşıyla yemek yiyordu. | Open Subtitles | في ليالي الجمعة يقوم بتناول العشاء مع فتاة قابلها على النت من الهند |
...ve dün gece tanıştığı bir kızdan çok etkilenmiş ama kızın bu olanlara bir ilgisi yokmuş gibi görünüyor. | Open Subtitles | و هو كان متحمسا بشأن فتاة قابلها امس لا اشارة لما كان على وشك الحدوث |
Babamı aklını yitirdi, yeni tanıştığı bir kız için bizi terk etti. | Open Subtitles | والدي فقد عقله وتركنا من أجل فتاة قابلها للتو |
Sanırım yirmi yaşında. Onunla alışveriş merkezinde tanışmış. | Open Subtitles | أعتقد أنها بالعشرين من عمرها لقد قابلها بمركز التسوق. |
Evliliğe inanmadığını söyleyen her adam, 6 ay sonra, spordan tanıdığı 24 yaşındakiyle evlenmiş olur. | Open Subtitles | من أحدهم، والذي لا يؤمن بالزواج وبعدها بستة أشهر تجده متزوج بفتاة في 24 من عمرها والتي قابلها في قاعة الرياضة |
Bugün 11'de buluştuğu kadının adını öğrenmem gerekiyor. Sorun değil. | Open Subtitles | أريد اسم المرأة التي قابلها في الحادية عشرة صباحاً |
En azından, biz evlenmeden önce onunla tanış. | Open Subtitles | علي الاقل قابلها قبل ان نتزوج |
Yani Nightingale onunla burada tanıştı. Sonra da burada mı tuttu ? | Open Subtitles | إذًا "العندليب" قابلها هنا ثم في وقت لاحق حبسها هنا؟ |
Tanışsan yeter! | Open Subtitles | إنظر، فقط قابلها |
Eminim o şırfıntıyla da internette tanışmıştır. | Open Subtitles | تعرفين انا اراهنك انه قابلها على الانترنت |
O bayanla birkaç hafta önce internette tanışmışlar. | Open Subtitles | لكنها إمرأة قابلها على الإنترنت منذ بضع أسابيع. |
Onunla tanıştığının ertesi günü bana ondan bahsetmişti. | Open Subtitles | في اليوم الذي قابلها.. قد اخبرني بها |
Buluş onunla. Her zamanki yerde saat 4'te. | Open Subtitles | قابلها في المكان المعتاد الساعة الرابعة |
Lucas onunla tanıştığında, sanırım o sekizinci ya da dokuzuncu çocuktu. | Open Subtitles | عندما قابلها لوكاس , أعتقد أنهم كانوا في الثامنه أو التاسعه |