"قادراً على" - Translation from Arabic to Turkish

    • durumda
        
    • miyim
        
    • şekilde
        
    • mümkün
        
    Zaten yolculuğa çıkacak durumda değilim. Open Subtitles عموماً، أنا.. أنا لست قادراً على تحمل رحلة طويلة كهذه
    Konuşabilecek durumda olduğu zaman ona özel olarak teşekkür etmek istiyorum. Open Subtitles عندما يصبح قادراً على الكلام أريد أن أشكره شخصياً
    Bu onda büyük suçluluk duygusuna yol açmış. Onu iyileştirebilir miyim bilmem. Open Subtitles إنه يسبب له شعور بالذنب، لا أعلم إن كنت قادراً على علاجه
    Ben de bir gün onların arasında, bu şekilde gülebilecek miyim? Open Subtitles يوماً ما سأكون قادراً على الضحك بينهم هكذا أليس كذلك ؟
    Leo onları duygusu ve iyi olduğundan emin olmak için mümkün olacak. Open Subtitles ليو قد يكون قادراً على الإستشعار بهم و التأكد من أنهم بخير
    Bu durumda bile hala binlerce hayatı kurtarabilir. Open Subtitles حتى من دون إصلاح المجال، فسيبقى قادراً على إنقاذ الكثير من الأرواح
    kasedin yapıldığı tarihte, oyun oynacak durumda değilmiş. Open Subtitles في التاريخ الذي سُجل فيه الشريط لم يكن قادراً على ممارسة اللعبة
    Bir hafta içinde Suriye'den ayrılmazsanız artık sizin güvenliğinizi garanti edecek durumda olamam. Open Subtitles إن لم تغادر "سوريا" في غضون أسبوع، فلن أكون قادراً على ضمان سلامتك
    Eğer kulaklığı takarsan o, beni duyabilecek durumda olmayacak. Open Subtitles بارتدائه لأداة الأذن فلن يكون قادراً على سماعي
    Bir hafta içinde Suriye'den ayrılmazsanız artık sizin güvenliğinizi garanti edecek durumda olamam. Open Subtitles إن لم تغادر "سوريا" في غضون أسبوع، فلن أكون قادراً على ضمان سلامتك
    İnsanların cinayetlerin arkasında onun olduğunu düşüneceklerini biliyordu ve bu durumda akıl hastanesinden çıkamayacaktı. Open Subtitles عرف أنّ الناس سيعتقدون أنّه يقبع خلف جرائم القتل، وعندها لن يكون قادراً على الخروج من المصحّة.
    Ben de bu sıcağa mutfakta dayanabilecek miyim bir bakayım. Open Subtitles و سوف أرى إن كنت قادراً على مقاومة حرارة المطبخ
    Bunu yapabilir miyim bilmiyorum. Open Subtitles اوه , لا أعلم إن كنتُ قادراً على فعل هذا
    Pekala. Hala onu götürebilir miyim? Open Subtitles حسنٌ، إذاً هل ما زلت قادراً على اخذه يوم السبت؟
    Sence son bir kez daha olsa güneşi görebilecek miyim? Open Subtitles أتعتقدين بأنني سأكون قادراً على رؤية الشمس؟ للمرة الأخيرة؟
    Yoksa, elma yiyemeyecek miyim? Open Subtitles ألن أكون قادراً على أكل التفاح مرة أخرى؟
    Bir şekilde, ebedi tanrı yaşayanların ruhlarına girebiliyor ve içimizde çektiğimiz işkenceyi deneyimleyebiliyor olmalı TED بطريقة ما, ينبغي أن يكون الرب الخالد قادراً على الدخول إلى أرواح البشر وأن يشعر بالحرقة الموجودة داخلها.
    20 yıldır amacım birilerinin dirseklerini ve ellerini aynı anda ve doğal bir şekilde kullanmalarını sağlamaktı. TED لمدة عشرين عاماً ، كان هدفي أن أجعل شخصاً ما قادراً على استخدام مرفقه ويده بطريقةِ طبيعيةِ جداً وفي نفس الوقت.
    Hayır, kendinde değildi, mantıklı bir şekilde konuşamıyordu. Open Subtitles لم يكن نفسه إطلاقاً لقد كـان غير قادراً على الكلام بشكل قـاطع
    Ama görenler ve kahinler bir listesini yaptık ve öngörmek mümkün olabilir herkes onu geri almak için mücadele etmek gerekir kim. Open Subtitles . لقد صنعت قائمة بالعرافين و الحكماء و أي أحد قد يكون قادراً على التنبؤ . من يجب أن نقاتل حتى نستعيده
    Ama su, başının üstüne çıkmadan önce seni kurtarmam mümkün olmayacak. Open Subtitles لكنني لن أكون قادراً على تحريرك قبل أن يغطي الماء رأسك.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more