Geri dönemeden 100 yıl uzak kalacaksın, beni özlesen bile. | Open Subtitles | أنت ستختفي لـ100 عام بدون أن تكوني قادرة على الرجوع |
Ve bu beni, değişimle baş edebilir, hatta değişimi kucaklayabilir biri yaptı. Gerçi hâlâ çok inatçı olduğum da söyleniyor. | TED | وهذا جعلني قادرة على مواجهة التغيير، بل الترحيب في النهاية بالتغيير، ومع ذلك فقد أخبرت بأني ما زلت صعبة المراس. |
Ve şempanzelerin gerçek şefkat ve fedakarlığa muktedir olduklarını keşfediyoruz. | TED | وتوصلنا إلى أن حيوانات الشمبانزي قادرة على الرحمة والإيثار الحقيقي. |
Bu sayede onu laboratuvarımdan alıp arabanın sürücü koltuğuna oturtabildin. | Open Subtitles | لهذا كنت قادرة على نقله خارج مختبري وتضعيه في مقعد السائق |
Ben bunu yapabildim; inkârımı kıran son sadistçe bir dayak sayesinde. | TED | كنت قادرة على الرحيل بسبب ضربة اخيرة سادية كسرت حالة انكاري. |
Evet, fakat malesef Goa'uld ana gemisinin kalkanını delecek kapasitede silahımız yok. | Open Subtitles | نعم.. لكن ليس لدينا أسلحة قادرة على إختراق الحقل الواقى لسفينة جواؤلد رئيسية |
Bilirsiniz, benim alanımda mimarinin sosyal ilişkileri ilerletmek için her şeyi yapıp yapamayacağı hakkında bir tartışma söz konusu. | TED | كما تعلمون، في مجالي، هناك مناظرة حول إن كانت هندسة العمارة قادرة على فعل أي شيء لتحسين العلاقات الإجتماعيّة. |
Ama yanımda olduğunu bildiğim halde onsuz yapabilir miyim bilmiyorum. | Open Subtitles | لكن لا اعلم ان كنت قادرة على عدم الالتصاق به عندما يكون بقربي |
Ama sen onun yerini anlamda mümkün olması gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | لكنهم يعتقدون أنك يجب أن تكوني قادرة على الشعور به |
Bu durumda iki farklı türde süt üretebilir. Bir tanesi yeni doğmuş için diğeriyse daha büyük yavrusu için. | TED | عند حدوث ذلك، تكون قادرة على أن تدر نوعين مختلفين من الحليب، نوع لصغيرها حديث الولادة، وآخر لصغيرها الأكبر. |
O şişkoyu beni onlara götürmesi için ikna edebilirim. | Open Subtitles | أنا واثقة من أنني قادرة على إقناعهم بأن يقودونا إلى المومياوات |
Gelecekte neler yapabileceğini ya da sağlayabileceğini ya da kurtarabilecekleri hayatları düşünün. | TED | فكرو في المستقبل ما قد تكون قادرة على القيام به او ما ستصنعه او حياة الأشخاص التي ستتمكن من انقاذها. |
Yani, temel olarak, işler çok sarpa sararsa buradan dışarda bile kendimi başımın çaresine bakabilecek durumda olmamı istedi. | Open Subtitles | أعني، أساساً، إذا ازدحمت الأشياء بالسكان أكثر من اللازم، حتى هناك كان يريدني أن أكون قادرة على الإعتناء بنفسي |
Beni bir daha asla bulamayacak, elinde bir isim bile yok. | Open Subtitles | هي لن تكون قادرة على إيجادي مجدداً ليس لديها الاسم حتى |
eski günlerde ,bu güzellikler, koskoca lise koşu takmını bile durdurabiliyordu. | Open Subtitles | في الماضي كنتُ قادرة على إثارة اهتمام فريق كرة قدم بالكامل |
Uyarlanabilir bir maddeden oluşuyor. Yani her türlü gücü olanı zapt edebilir. | Open Subtitles | إنها مصنوعة من مادة قادرة على التأقلم فيمكنها احتواء كافة أنواع القوى |
Gerçekten de sıradışı bir biyolojik çeşitliliği sürdürmeye muktedir sıradışı bir coğrafyaydı. | TED | كانت طبيعية جدا استثنائية وكانت قادرة على دعم تنوع بيولوجي استثنائي. |
Bu sayede okul müsameresi elbiselerinden para kazanabileceğim. | Open Subtitles | سأكون قادرة على تجهيزها من أجل العرض في المدرسة |
Ama ne zaman ona söylediğim zamanki halini hatırlasam... bunu yapamadım. | Open Subtitles | أنا فقط أتذكر وجهه. وأنا لم أكن قادرة على فعل ذلك. |
-Bu işi yapabilecek kapasitede başka silahımız... -Bir dakika bekle. | Open Subtitles | ليس لدينا أسلحة أخرى قادرة على صدهم أنتظر لحظة |
Bu basit teori yaşam hakkında her şeyi yaşamın güzelliğini, evrenin karmaşıklığını açıklıyor ve oldukça da tatmin edici. | Open Subtitles | هذه النظرية البسيطة بشكل لا يصدّق كانت حقا قادرة على تفسير كل ما يتعلق بالأحياء.. الجمال ، والتعقيد، والتنوع. |
Artık mutlu olabilir miyim, bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم إذا كنت قادرة على أن أكون سعيدة مجددا. |
Cazibesine kayşı koyman mümkün değil. Dünkü tatil günü iyi miydi? | Open Subtitles | لن تكون قادرة على مقاومة سحره . يوم راحة جيد بالأمس؟ |
Bu durumda, otobüs hattının yakınında bir yerde oturuyor olması lazım. | Open Subtitles | في تلك الحالة، سأكون قادرة على تعقب كيرا عبر هذه الحافلة |
Bu işte sana yardım edebilirim diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت إني قد أكون قادرة على مساعدتك في هذا |
bunu yapabileceğini sanman neden? | Open Subtitles | لم تعتقدين أنك قادرة على فعل ذلك و هو لا ؟ |
İyileşmeye devam edip... bunu yapabilecek duruma gelebilirsin. | Open Subtitles | حتى تتحسن صحتكِ حتى تكوني قادرة على النهوض وفعل هذا |
Böylece tüm hayatım boyunca tamamen hayal ettiğim yolu çizebildim. | TED | وبذلك كنت قادرة على أن أحلم أحلام اليقظة خلال حياتي. |
Bu mekanik hizmetçiler, yatağa kahvaltı getirmekten daha fazlasını yapabiliyor. | Open Subtitles | الشغّالة الآليّة قادرة على تقديم ما يُجاوز مجرّد إفطار بالسّرير. |