Dışarısı buz gibi ve onun bir yere gittiği yok. | Open Subtitles | البرد قارس في الخارج كما أنه غير ذاهب لأي مكان |
Kilimanjero Dağı'ndayız, dünyanın en yüksek dağlarından biri ve buz gibi. | Open Subtitles | كنت على قمة كلمنجارو، أحد أعلى الجبال، والجو قارس |
Burası zifiri karanlık ve buz gibi soğuk. Benimle konuşmaktan kaçmak için buna katlanacak mısın? | Open Subtitles | الظلام دامس والبرد قارس ألهذه الدرجة تريدين تجنّب التحدّث معي؟ |
Uçuş sabahı dondurucu soğuk vardı. | Open Subtitles | كان البرد قارس صباح الإطلاق, نحن بحاجة لتركيز |
Rüzgar kötü ısırıyor, hava çok soğuk. | Open Subtitles | الهواء قارس البرودة والبرد متناه فى الشدة |
Böyle giderse kış soğuk geçecek gibi görünüyor. | Open Subtitles | ،إذا ما أستمر الطقس على هذا المنوال .سيكون الشتاء قارس البرودة |
Çok soguk, degil mi? | Open Subtitles | الجوّ قارس, صحيح؟ |
Dışarısı serin. | Open Subtitles | ان الطقس قارس البروده بالخارج |
Hava buz gibi ama o şort giyiyor. | Open Subtitles | الجو قارس وهو يرتدي السراويل الصغيرة |
Gündüzleri aşırı sıcak, geceleri buz gibi. | Open Subtitles | حرارة حارقة في النهار, برد قارس بالليل. |
Dışarısı buz gibi ama geldiğinde çocuğun üzerinde sadece tulum vardı. | Open Subtitles | -البرد قارس لقد أحضرته إلى منزلنا بلباس خفيف فحسب |
Burası buz gibi, donuyorum. | Open Subtitles | البرد قارس أيضاً |
Burası buz gibi Phil. | Open Subtitles | فيل إن البرد قارس هنا |
Dışarısı buz gibi. | Open Subtitles | البرد قارس بالخارج |
Yüce İsa, burası buz gibi. | Open Subtitles | يا إلهي , البرد قارس جداً هنا |
Antonella burası buz gibi. | Open Subtitles | الجو قارس البرودة لحد التجمد |
Genç keçi ile kayalık arasında duran tek şey çağlayarak akan bu dondurucu soğuk su. | Open Subtitles | ما يحول بين الماعز الصغير والصخرة هو آخر شلال من الماء قارس البرودة |
Çöl havası gibi, dondurucu. | Open Subtitles | مثل برودة الصحراء انه، قارس جدا |
Ayrıca İtalya'da kışların çok soğuk geçtiğini, ve ısıtmanın pek iyi olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن الشتاء قارس في إيطاليا والتدفئة ليست جيدة |
Kim orda yaşar ? çok soğuk. | Open Subtitles | ومن يستطيع العيش هناك، الجو قارس البروده؟ |
Oralarda, ilkbahar ve sonbahar arasında; uzun ve soğuk kış günlerinde ailelerini beslemeye yetecek kadar mısır yetiştirebilirler. | Open Subtitles | يمكنهم زراعة ما يكفي من الذرة بين فصلي الربيع والخريف ليطعموا عائلاتهم خلال فصل الشتاء الطويل، قارس البرد. |
Gerçekten çok soguk. | Open Subtitles | البرد قارس |
Mont giy. Dışarısı serin. | Open Subtitles | ارتدي معطف، الجو قارس |