Öğrencilerin yaptığı bir proje kendisinin çok ilgisini çekmişti, buradan bir kitap çıkabileceğini düşündü ve bu öğrencilerle tanışmak istedi. | TED | وأُعجب بشدة بأحد المشاريع التي قام بها الطلاب، وفكر أنه يمكن أن يَنتُج عنه كتابًا، وأراد أن يقابل هؤلاء الطلبة. |
Bu onun yolculuğun hikayesidir bu devin yaptığı son yolculuk. | Open Subtitles | إنها قصة الرحلة الأخيرة التي قام بها هذا العملاق للأبد |
Gözlemlediği gök cisimlerine dair yaptığı çizimler esrarengiz hassasiyetine tanıklık ediyor. | Open Subtitles | والرسوم التي قام بها للأجسام الفلكية التي لاحظها تشهد لدقته الخارقة |
General, adamlarınız ne tür değişiklikler yaptı? | Open Subtitles | ايها الجنرال ، ما التعديلات التي قام بها قومك هنا ؟ |
Ya hokey oyuncusu yaptı yada hokey oyuncusunun yapması için onu kiraladı. | Open Subtitles | إما أنه كان حارس المرمى الذي قام بها أو أنه قد استأجر حارس مرمى لفعلها |
Pek çok şeyi düşündük, Afrika Enstitüleri ve araştırmacıları, uluslararası araştırmacılar ile yaptıkları çalışmalarda durumun böyle olmadığını gösterdi. | TED | كثير من معتقداتنا تم نفيها من خلال أبحاث جيدة قام بها باحثون و مؤسسات إفريقية بالتعاون مع مؤسسات عالمية |
Ve yaptığı her hamle mükemmel ve dikkatlice hesaplanmış olmalı. | Open Subtitles | كل خطوة قام بها حتى الآن كانت بذكاء وحساب دقيق. |
Gerçek polislerin burada yaptığı bütün iyi işleri siler atar. | Open Subtitles | ستمحي كل الأعمال الجيدة التي قام بها رجال الشرطة الحقيقيون. |
Cerrahım, 20 yıllık meslek hayatı boyunca yaptığı en zor organ nakli ameliyatı olduğunu söyledi. | TED | والجراح صاحب خبرة مدتها 20 عاماً قال ان عملية الزرع التي قام بها هي اصعب ما قام به على الاطلاق |
Bir defasında bana kendi öğrencilerinin ona yaptığı bir şakayla ilgili bir hikaye anlattığını anımsıyorum. | TED | لقد اخبرني ذات مرة قصة .. عن دعابة قام بها طلابه ذات يوم معه |
Hedefine ulaşmak için yaptığı açlık grevlerinin gücünü keşfettik. | TED | تعلمنا عن قوة الإضراب عن الطعام والذي قام بها للوصول إلى أهدافه. |
Bir oyunda oynamış olan her bir insanın yaptığı her şey ölçülebilir. | TED | كل جزئية قام بها كل شخص لعب في اللعبة في أي وقت مضى. |
Geçen yıl yaptığı bazı yatırımlar için endişeleniyor. | Open Subtitles | لقد كان قلقاً على بعض الإستثمارات التى قام بها فى العام الماضى |
Bu iş, Bridger'ın yaptığı tüm işlerden daha büyük. | Open Subtitles | هذة المهمة اكبر من اى عملية قام بها بريدجر من قبل |
Damien Karras'ın Prospect Caddesi'nde yaptığı. | Open Subtitles | طرد الأرواح في المنزل الذي في الشارع والتي قام بها الاب داميان كاراس |
Amerikan Müzesinin bu yüzyılda yaptığı en önemli tarihsel satın alma oldu. | Open Subtitles | ببساطة الاكثر صفقة تاريخياً قام بها المعرض الامريكي هذا القرن |
Ben uyurken JP yaptı . | Open Subtitles | جى بى قام بها عندما كنت نائم بهدف الانتقام و لكنها ليست مسأله هامه |
Çünkü, evet, kesin eminim bilerek yaptı. | Open Subtitles | لإنه, بلى,أنا أظن أنه قام بها لغرضٍ معين. |
Ya da Cannady meteliksiz ve beklemekten bıktığı için bunu tek başına mı yaptı? | Open Subtitles | أو كانادى قام بها بمفرده لأنه كان مفلسا أو سأم من الانتظار؟ |
Bu, ilk araştırmalardan birisi, danışmanlarımdan biri olan Salk Enstitüsü'nden Rusty Gage yaptı, çevrenin yeni sinir hücresi üremesinde etkisinin olabileceğini gösteriyor. | TED | إذن هذه دراسة من أول الدراسات التي قام بها أحد المدربين وهو روستي غايج من معهد سالك، و تدلّ على أن للبيئة تأثير على إنتاج الخلايا العصبية الجديدة. |
Bob McKim bu testin başka bir versiyonunu da yaptı, 1960larda yapılan daha meşhur bir deneyde. | TED | حسنا، قام "بوب مكيم" بنسخة أخرى -- نسخة أخرى من الإختبار وهي تجربة مشهورة قام بها في فترة الستينيات. |
Diğerlerinin yaptıkları yolculuklarla gösterdikleri cesaretle ve göğüsledikleri zorluklarla kıyaslandığında benim Denver'a yaptığım yolculuk çok önemsizdi. | Open Subtitles | رحلتي الي دينفر,علي سبيل المثال كانت بلا معالم تماماً مقارنةً بالرحلات التي قام بها هؤلاء |
Bu otelde işlenen tüm cinayetler sizin türünüz tarafından işlendi. | Open Subtitles | أي جريمة قتل تحدث في هذا الفندق قام بها نوعكم. |