Farkın, yeni bir fırsatı tanıma ve sahiplenme konusundaki yeteneği olduğuna inanıyorum. | TED | أظنّ أنّها قدرته على رؤية الفرصة الجيّدة و اغتنامها. |
İkinci Dünya Savaşı sırasında komaya giren Nakata, komadan uyandığında okuma yazma yeteneğini kaybetmiş ancak gizemli bir şekilde kedilerle konuşabilme yeteneği kazanmıştır. | TED | بعد استيقاظه من غيبوبةٍ من أيام الحرب العالمية الثانية، يفقد ناكاتا قدرته على القراءة والكتابة ولكنه يكتسب قدرةً غامضةً على التحدث مع القطط. |
Bay Wickham'ın neşeli tavırları kolayca dost kazanmasını sağlasa da bu dostluğu aynı ölçüde sürdürme yeteneği muammadır. | Open Subtitles | أن سلوك السيد ويكهام يمكنه من تكوين الصداقات ولكن قدرته على المحافظة على تلك الصداقات أمر مشكوك فيه |
"Tehlikeli durumlara tepki vermedeki yeteneği bölükte bir başka kişide yoktur." | Open Subtitles | قدرته على الصمود أمام الأوضاع العنيفة لا تتطابق مع آي جندي آخر في المجموعة |
Dostlarına sahip olmak konusunda becerikli değil. | Open Subtitles | لكن قدرته على الإبقاء عليهم أشك في هذا |
Kandaki oksijen seviyesini düşürebilen bir yeteneği olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | ويعود ذلك إلى قدرته على تغيير مستوى الأكسجين بالدم |
Olayları yargılama yeteneği azalacak ve daha çok ağlayacak. | Open Subtitles | عدم قدرته على فعل الكثير معنى ذلك أنه سوف يبكي كثيراً |
Onun yeteneği, tek kelimeyle hepimizi toplayabilmesi. | Open Subtitles | قدرته على تحويل كلمة واحدة إلى صرخة عالية للتجمع. |
...bilgi sahibi olmak istediğiniz yerlere sızabilme yeteneği vardır ki,.. | Open Subtitles | و قدرته على التسلل الى الأماكن التى ترغب انت فى مراقبتها |
Bu demek oluyor ki yürüme, ve ellerini kullanabilme yeteneği zarar görebilir. | Open Subtitles | ، هذا يعني أن قدرته على المشي . و إستخدامه ليديه ، ستتأثر |
...Yeni öğrendiğimiz şey ise seri katil Matanza kimliğine dönüşebilme yeteneği. | Open Subtitles | بما تعلمناه الآن,كانت قدرته على تغيير هويته, بتغيير شكله الى القاتل السفاح ماتانزا. |
Sözünü yerine getirme yeteneği sözünün eri olması. | Open Subtitles | و قدرته على الإلتزام في مهمات قيمة كلمته |
Yabancıları komşu yapabilme yeteneği. | Open Subtitles | قدرته على التغيير من غرباء لجيران. |
Yabancıları komşu yapma yeteneği. | Open Subtitles | قدرته على التغيير من غرباء لجيران. |
Tek bir yaşam tarzına tıkılmak yerine farklı şekillerde yaşayabilme yeteneği onları diğer tüm türleri yöneten kurallardan muaf hale getiriyor. | Open Subtitles | -من خلال قدرته على العيش بطرق مختلفة -بدلا من أن يكون أسيرا لطريقة واحدة -كان هذا بداية للتحرر |
Düzgün emir komuta zincirine uyma yeteneği sorgulanıyor! | Open Subtitles | بل قدرته على احترام هرميّة القيادة |
Planlama yeteneği ve suçlarını kusursuz işlemesi nedeniyle, aşağı seviye ve tatmin edici olmasa bile, düzenli bir işe sahip birini arıyoruz. | Open Subtitles | بسبب قدرته على تخطيط و تنفيذ جرائمه بدون اخطاء نحن نبحث عن احد قادر على الحفاظ على وظيفة رغم انها قد تكون وضيعة و غير مرضية |
Gücü absorbe etme yeteneği Jo'yu yenecek. | Open Subtitles | قدرته على سحارة السحر سوف تطغى جو، |
Dostlarına sahip olmak konusunda becerikli değil. | Open Subtitles | لكن قدرته على الإبقاء عليهم أشك في هذا |