Dünyanın en kutsal hakkı olan özgürlük hakkında konuşmamı yapıyordum. | Open Subtitles | كنت أقوم بحقي في الكلام الحق الأكثر قدسية على الأرض |
Ve bir Müslüman olarak, yapmak istediğim ilk şey Mekke'ye gidip, İslam'ın en kutsal mabedi olan Kabe'yi ziyaret etmekti. | TED | وكان اول شيء قمت به كمسلم هو الذهاب الى مكة .. وزيارة الكعبة المكان الاكثر قدسية في الاسلام |
Hastalarımızla anlaşmalarımız, Hipokrat Yemini ve türevleri, doktor ve hasta arasında ki kutsal ilişki ile ilgilidir. | TED | اتفاقنا مع مرضانا، قسم أبقراط ومشتقاته، يتمحور حول قدسية العلاقة بين الطبيب والمريض. |
Sivil dinin kutsallığı ilahilik veya doğaüstü ile alakalı değildir. | TED | ولا تتمثل قدسية الدين المدني بالألوهية أو الظواهر الخارقة للطبيعة. |
Biliyor musunuz, evliliğin kutsallığına eşcinseller değil siz zarar veriyorsunuz. | Open Subtitles | إن الشواذ أنفسهم لم يدمروا قدسية الزواج لكن أنتم فعلتم ذلك |
Bizler gizlilik yemininden çok daha mukaddes yeminler ediyoruz. | Open Subtitles | إننا مرتبطين بشيء أكثر قدسية من عقد إفشاء الأسرار. |
Bir çocuğun çarpım tablosunu ezberlemesinde şu bağırdığınız "amin"lerdekinden, "kutsallığın kutsallığı"ndan ve "şükür"lerden çok daha fazla kutsallık vardır! | Open Subtitles | فى قدرة الطفل إتقان جدول الضرب هناك ما هو أكثر قدسية |
Günah çıkartma, kilisenin mukaddesiyatı ile korunur. kutsal bir ayindir. | Open Subtitles | الإعتراف محمي بواسطة قدسية الكنيسة إنه سـر |
Gerçekten de tetkik heyetin karşısında bu kutsal müesseseye saldırmak istiyor musunuz? | Open Subtitles | أتريد حقّاً المثول أمام لجنة المراجعة ومهاجمة قدسية الزواج؟ |
Hıristiyanlığın en kutsal bilgileri o arşivde bulunuyor. | Open Subtitles | أكثر المخطوطات المسيحية قدسية موجودة في هذا الأرشيف. |
Onlar bizim en kutsal bölgemize saldırdıklarında ayrışma ortadan kalktı. | Open Subtitles | لكن الانقسام احدث صدعا عندما هاجموا موقعنا الاكثر قدسية |
İmzalayanın kanı, pek çok kutsal anlaşmada mürekkep olarak kullanılır. | Open Subtitles | لقد تم إستخدام دم الموقع بمثابة حبر للكتابة، على أكثر المواثيق قدسية. |
Hindistan'daki en kutsal Hristiyan yapıtı ve an itibariyle gittiğim yer. | Open Subtitles | إنها أكثر الامكان قدسية للمسيحيين في الهند والذي هو في هذه اللحظة المكان الذي أتجه إليه |
kutsal yeminimizi korumak için sevgililerini öldürmek zorundasın. | Open Subtitles | يجب ان تقتلي عشاقك لكي تدافعي عن قدسية نذورنا |
Dostlar size söylüyorum şu an en kutsal zamanlardayız. | Open Subtitles | أعزّائي، كما كنت أخبركم مرارًا وتكرارًا نحن في أكثر الأوقات قدسية على مرّ الزمن |
Tavanda bir kubbe ve pencerelerde vitray olmaması bu birleşmenin kutsal olmadığı anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | لا تقلل هذه الأسقف غير المقببة والنوافذ غير الملونة من قدسية هذا الارتباط. |
Kadın ve erkek arasındaki bağdan daha kutsal ve güçlü bir bağ yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد نذر أكثر قدسية ولا ميثاق أشد قداسة |
Bu duvarların kutsallığı mutlaktır. Bu şehirlerdeki vatandaşlar, Kilise'ye onları koruması için güveniyor. | Open Subtitles | هذه الأسوار لها قدسية مُطلقة، و لدى سكان المُدن إيمان كامل بقدرة الكنيسة على إبقائهم آمنين. |
Bu duvarların kutsallığı salttır. Ayrıca vatandaşların, Kilise'nin onları güvende tutabileceğine güveni de tamdır. | Open Subtitles | هذه الأسوار لها قدسية مُطلقة، و لدى سكان المُدن إيمان كامل بقدرة الكنيسة على إبقائهم آمنين. |
Bu adamlar Manga masasının kutsallığına bile saygı göstermiyorlar. | Open Subtitles | أنا أعنى , أن هؤلاء الرجال لا يحترمون حتى قدسية طاولة الفرقة |
Lakin bilmedikleri en büyük hakikat şudur inanç, iman ve vatan sevgisi mukaddes birer emanet gibi neferlerimizin göğsünde saklıdır. | Open Subtitles | لكن الحقيقة التي يجهلونها عنا أن الإيمان و قدسية الوطن سلاحنا الذي سيدحر ترسانتهم |
Böylece günahlarıma tövbe etmeyi, ...İsa'ya inanmayı ve kutsallık içinde her günümü yaşamayı öğrenebildim. | Open Subtitles | من اجلي لأتعلم ان اغفر خطاياي لأؤمن بيسوع واعيش كل يوم في قدسية |
Önemli olan dostluğumuzun kutsallığını bozman değil. | Open Subtitles | الأمر، ليس بأنكي انتهكتي قدسية صداقتنا |