| Tutuklu kaldığı süre boyunca, devam eden davalarını yürütmemizi istedi. | Open Subtitles | أهه ، أراد منا أن نتسلم إحدى قضاياه العالقة قبل أن يتم اعتقاله بلحظات |
| Bütün gece burada eski davalarını inceliyordum. | Open Subtitles | لقد استغرقت الليل اتصفح في قضاياه السابقة |
| Chicago Polis Merkezine açtığı zorbalık davalarından birisiydi değil mi? | Open Subtitles | إحدى قضاياه الجارية كانت ضد قسم شرطة شيكاغو بتهمة المضايقة، أهذا صحيح؟ |
| Yargıç Salzman, Mickey'yi davalarından birinde baş tanık yapmış. | Open Subtitles | القاضي سالزمان يقول بأنه شاهد مهم لأحدى قضاياه. |
| Üzerinde hile yaptığı sadece kendi davaları değildi. | Open Subtitles | لم تكن فقط قضاياه التي غشّ بها. |
| davaları, kişisel bilgileri... | Open Subtitles | أقصد قضاياه و معلوماتهِ الشخصية |
| Akademide onun tüm vakalarını çalıştık. | Open Subtitles | لقد درسنا كل قضاياه في الأكاديمية |
| Daha çok iş stresi falan, ama davalarıyla ilgili konuşmuşsa, o zaman psikoloğu bir şeyler biliyor olabilir. | Open Subtitles | ،وغالباً ضغط عمل ،لكن لو أنه تحدث عن قضاياه فلعلها تعرف شيئاً |
| davalarını da ben üstlendim. | Open Subtitles | أنا أتابع أغلب قضاياه في المحكمة. |
| Bay Monk bütün davalarını çok ciddiye alır. | Open Subtitles | سيد ( مونك ) يأخذ جميع قضاياه بجدية شديدة |
| Smith Sacramento'da yaşıyor, ben de onun eski davalarını araştırdım. | Open Subtitles | (سميث) مُتمركز هُنا في (ساكرامنتو)، لذا تحققتُ من بعض قضاياه بأنحاء المدينة. |
| Bütün davalarını bizzat halledeceğiz. | Open Subtitles | لقد قمنا بتولي كل قضاياه |
| Yargıç Salzman, Mickey'yi davalarından birinde baş tanık yapmış. | Open Subtitles | القاضي سالزمان يقول بأنه شاهد مهم لأحدى قضاياه. |
| Detay vermedi ama davalarından birinde rahatsız edici telefonlar aldığını söyledi. | Open Subtitles | لم يقل .. لكنه تلقى إتصالات مزعجة من شخص متورط بأحدى قضاياه |
| davalarından birinde halen şüpheli olduğumu düşünmüyorum. | Open Subtitles | لا اضن انني مشتبه حالياً بأي قضاياه |
| Bu onun davalarından biriyle ilgili olmalı, bir müvekkil ya da bir tanık belki de. | Open Subtitles | لا بد أن لهذا علاقة بواحدة من قضاياه... زبون، ربما شاهد... |
| Bu yıl, aynı Linwood Davis bütün davaları kaybediyor. Bunu riske atamam. | Open Subtitles | هذه السنة , لينوود ديفيز خسر كل قضاياه |
| Kapattığı davaları çözmen için değil. Yani politikayı gerçeğe tercih mi ediyorsun? | Open Subtitles | لا أن تعيد فتح قضاياه. |
| Bu bilgilerle, arkadaşımız Henrique... müşterilerine sahte olay mahalleri yaratıyor, ve yıkılması imkansız davaları savunabiliyor. | Open Subtitles | بهذه المعلومات، صديقنا (هنريك)... يوجّه موكليه، يخلق أعذار، ويهيّىء قضاياه المضادة للرّصاص. |
| Akademide onun tüm vakalarını çalıştık. | Open Subtitles | درسنا كل قضاياه في الأكاديمية |
| Dedektif Adams'ın ortağı, Conner, daha ben sormadan Los Angeles bağlantılı bütün vakalarını getirmeye gönüllü oldu. | Open Subtitles | (زميل المحقق (آدمز كونر)، تطوع) ليضع كل قضاياه التي تتضمن "لوس أنجلوس" بسيارته وسيقود إلينا |
| - Ama geçmişteki suç davalarıyla da ilgilendiniz, değil mi? | Open Subtitles | لكنكِ توليتِ قضاياه الإجرامية كذلك من قبل؟ |
| davalarıyla ilgili konuşmuşsa, o zaman psikoloğu bir şey biliyor olabilir. | Open Subtitles | لو أنه تحدث عن قضاياه ...فلعلها تعرف شيئاً شيئاً... |