Kalmayı seçen çocuklar da zamanlarını sınıflarında geçirdiler. | TED | الأطفال الذين بقوا قضوا المساء في الفصل. |
Bütün günümüzü aldı ve mahkumlar güzel vakit geçirdiler. | TED | استغرقني الأمر يوما كاملا، و المساجين قضوا وقتا ممتعا. |
Hepsi, 89 yıl boyunca işlemedikleri cinayetler için hapisle cezalandırıldı; çocuk yaşta hata yaparak işlediklerini söyledikleri cinayetler için. | TED | معاً، قضوا 89 عامًا في السجن لجرائم قتل لم يرتكبوها، جرائم قتل اعترفوا بارتكابها كذبًا عندما كانوا مراهقين. |
Son 15 yılı onu bir katile çevirmek için harcadılar. | Open Subtitles | لقد قضوا 15 سنة الماضية يدربونها على القتل |
Yıllarını ormanda saklanarak geçirmişler. Politikadan anlamazlar. | Open Subtitles | . قضوا سنوات طويلة متخفين في الغابة . هم لا يستطيعون فهم السياسة |
Tatilciler, olaydan habersiz burada güzel zaman geçirdi. | Open Subtitles | وكل هؤلاء الناس أتو بدون اي حوادث بل قضوا وقت رائع هنا |
Duyan da savaşı şarap mahzeninden şarap mahzenine koşarak geçirdiklerini sanır. | Open Subtitles | حين تسمعينهم يروون ذلك ، تظنين أنهم ق قضوا الحرب زاحفين من قبو نبيذ لآخر |
Program hala devam ediyor ve şu ana kadar 21 kişi oldu -- yıllarını parmaklılar arkasında geçiren 21 kişi serbest kaldı. | TED | لا يزال البرنامج مستمرًا، والآن قد وصل عدد من تم إطلاق سراحهم إلى 21 -- 21 شخصًا قضوا وقتًا طويلًا وراء القضبان. |
Bunlar hayatlarının yarısını yemek aramakla, diğer yarısını da yemekle geçirirler. Ne yediklerine önem vermezler. | Open Subtitles | لقد قضوا حياتهم بحثا عن الغذاء ولا يهتمون بماهيته |
Burada bulunan kaç insan hayatlarının büyük bir bölümünü beyazla gösterilen yerlerde geçirdiler? | TED | كم عدد الناس في هذه القاعة الذين قضوا حياتهم في الفراغات البيضاء؟ |
Bir sene süren keyifli bir balayıyla zaman geçirdiler. | Open Subtitles | لقد قضوا الوقت فى شهر عسل مترف كان مدته عام كامل |
9 saat geçirdiklerini söylediniz. Belki de 3 saat geçirdiler. | Open Subtitles | قلت انهم قضوا تسع ساعات فربما قضوا ثلاث ساعات |
Bundan sonra gecelerini ve gündüzlerini beraber geçirdiler. | Open Subtitles | و قضوا أيامهم و لياليهم مع بعض من هذه اللحظة |
İlk yıl boyunca, yaklaşık 13 yanlış tutuklama tespit ettik. İnsanlar onlarca yıldır hapiste tutuluyorladı ve onları serbest bıraktırdık. | TED | وعلى مدار السنة الأولى، وجدنا حوالي 13 إدانة خاطئة، لأُناس قضوا عقودًا في السجن، وأطلقنا سراحهم جميعًا. |
Cezaevleri ve kahvelerde isyanı planlayarak geçen 14 yıl boyunca çok zaman geçirmişlerdi. | Open Subtitles | كانوا قد قضوا ساعات عدة طوال الـ14 عام الماضيه يخططون للقيام بثورة من زنازين السجون ، والمقاهي |
Kaşiflerimiz Pantora'nın uzun tarihinde , burada çok fazla zaman harcadılar. | Open Subtitles | مستكشفونا قضوا وقت طويل هنا "على مدار التاريخ الطويل لـ "بانتورا |
Aynı zamanda Exeter'in hemen dışındaki ambardan bozma bir mekândaki çekimler için saatler harcadılar. | Open Subtitles | ولكنّهم قضوا ساعات عديدة بالتصوير داخل حظيرة مُعدّلة خارج مدينة إكسيتير |
Görünüşe göre, dün gece bir kaç lise öğrencisi sizin suitinizdeymiş ve odanıza bakılırsa baya iyi zaman geçirmişler. | Open Subtitles | يبدو, أن مجموعة من طلاب الثانوية كانوا في جناحك الليلة الماضية ومن شكله فقط قضوا وقتا رائعا |
Demek oluyor ki insanlar burada zaman geçirmişler. | Open Subtitles | مما يعني ان اشخاص قضوا بعض الوقت هنا |
Evet, bir sürü insan kasırga gecesini ne olup bittiğini görmeden suda geçirdi... | Open Subtitles | نعم .العديد من الساده قضوا ساعات كثيره |
Kanıtlar adalıların çoğunun fırtınanın ilk gecesini kasaba binası bodrumunda geçirdiklerini gösteriyor. | Open Subtitles | الادله تشير الى ان معظم سكان الجزيره قضوا اول ليلة في العاصفه هنا في سرداب دار البلديه |
Kötü ebeveynleriyle kara Noelli geçiren bütün çocukları anmak için. | Open Subtitles | للاحتفــال بكـل الأولاد الذين قضوا أعيـاد ميلاد سوداء مع آبـاء سيئين |
Amerikalılar bütün yaşamlarını farkı ''ayırt et'' demeyi öğrenerek geçirirler. | TED | ان الامريكيون معتادون على هذا فقد قضوا معظم حياتهم وهم يمارسون لعبة " الفوارق السبع " |
Birlikte iyi vakit geçiriyorlar. Ciddi birşey yok ama. | Open Subtitles | قضوا بعض الوقت سوية لكن بدون شيء جديّ |
Anne-babaların ve çocuklarının yazıları birbirine benzeyebilir özellikle birlikte çok zaman geçirmişlerse. | Open Subtitles | يمكن أن يكون للآباء و الأبناء نفس الخط خاصةً إذا قضوا وقتاً طويلاً معاً |
Daha önce tanıdığım erkekler çiftçilerdi ve hayatlarını yere bakarak geçiriyorlardı. | Open Subtitles | وكان الصبية الذين أعرفهم مزارعين قضوا حياتهم يعتنون بالأرض. |