Karaciğer ve diğer organlar bembeyaz, sanki bir damla kan değmemiş gibi. | Open Subtitles | الكبد و باقي الاعضاء بيضاء لون انا لا أري أي قطره دماء |
Yağmur mevsimine gireli bir ay oldu. Tek damla yok. | Open Subtitles | مر شهر من موسم المطر و لم تسقط قطره و احده |
Gözlem küresinin ön tarafına yaklaşık bir metre çapında bir halka monte ettim önüne de bir ekran gerdim. | TED | إذن، أمام مجال الملاحظة تم إقامة طوق يصل قطره الى ثلاثة اقدام مع شاشة تمتد فوقه. |
11 metre çapında ve 1584 yılında oluşmaya başladığını biliyoruz. | TED | قطره 11 متر، ونحن نعرف أنها بدأت تزايد في العام 1584. |
çapı 1 santimetre olan bir kanser bile yüz milyonlarca hücre barındırabiliyor. | TED | حتى السرطان الصغير الذي لا يتجاوز قطره سنتيمتر واحد يآوى أكثر من مئة مليون خلية مختلفة. |
Yıldızın parçalarından oluşan 100.000 km çapındaki bu çok sıcak diski oluşturuyor. | Open Subtitles | يتشكل منه قرص ساخن ضخم قطره مائة ألف كيلو متر |
Bir damlası tüm ihtiyacını karşılar. | Open Subtitles | قطره واحده كل ما تحتاجه لا تصبح جشعاً الملايين من الأجزاء النقيه من |
Adama bir kilo jalebi yedirdik bir damla su bile içirmedik ama hala ötmedi. | Open Subtitles | جعلناه ياكل كيلو من الحلو ولم نعطه قطره ماء واحده مع ذلك لم يفتح فمه |
Sen salak bir piçsin. Sana bir, en fazla iki damla dedim. | Open Subtitles | أنت وغد لعين لقد قلت لك قطره واحده |
Tek bir damla elde etmek için yüzlerce çiçek gerekiyor. | Open Subtitles | مئات من الزهور مطلوبه لصنع قطره واحده |
Shivani, gözlerime damla damlatır mısın? | Open Subtitles | شيفا من فضلك ضعى لى قطره العين |
Sahip olduğunuz her damla, bir dakika içerisinde bütün vücudunuzu dolaşır. | Open Subtitles | كل قطره تملكها تتحرك خلال جسدك بأكمله |
Ve elimde, annesinin kanında oksijen eksikliği olan bir uzman doktorum ve hastalardan çıkan her damla sıvıya dokunan tepeden tırnağa tehlikeli maddeyle gezen patologlarım var ve bana söyledikleri tek şey hastalığın ne olmadığı. | Open Subtitles | وطبيب مقيم أمه تعاني من نقص في الاكسجين و أخصائيين في علم الامراض يرتدون بزه من الرأس الى ألاصابع يلمسون كل قطره من سوائل هؤلاء المرضى |
Neredeyse daire biçiminde, bir kaç yüz metre çapında. | Open Subtitles | كان دائرياً تقريباً، قطره بضعة مئات من الأمتار |
300 m çapında bir asteroidin okyanusa düşmesi iyi olmaz. | Open Subtitles | الكويكب الذي يصل قطره إلى 1000 قدم إذا ضرب المحيط فليس هذا بأمر جيد |
Fiberglas altında, şekli verilmiş plastik patlayıcı ve ... bir mil çapında uzaktan kumandalı fitil. | Open Subtitles | متفجر بلاستيكي تحت الألياف الزجاجية, صمام لاسلكي بنطاق قطره ميل |
Bizim bulduğumuzun çapı 2,5 santimetreydi. | Open Subtitles | المولّد الذي وجدناه كان قطره يبلغ 2.5 سنتيمتراً فحسب. |
Gezegenin çapı 200% büyüdü. | Open Subtitles | الكوكب زاد قطره حوالي الـ 200 بالمئة |
Ama Rutherfor, milimetrenin on milyonda biri çapındaki bu minik dünyanın kendi iç düzenine sahip olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | لكن رذرفورد علم الآن أن هذا العالم الدقيق الذي يبلغ قطره عُشر جزء من مليون جزء من المليمتر لديه تركيبه الداخلي الخاص |
1996'da dünyayı sıyırarak geçen 400 metre çapındaki bir cisim, çarpsaydı.. ...dünya çapında hasara neden olacaktı. | Open Subtitles | تأثير جسم قطره ربع ميل، كالذي لم يُصب الأرض عام 1996م، سيسبب دماراً واسعاً. |
Bir damlası bile ona değerse, vücudu kabarcıklarla kaplanır. | Open Subtitles | لو مسته قطره واحده فهو مقضي عليه |
Bu nerdeyse 35 metre veya 110 fit çapa sahip olan uçan bir hava gemisinin, şu sıralardaki görüntüsü. | TED | ولكن هذا هو الإصدار الحالى منه، إنه منطاد طائر الذى يبلغ قطره نحو 35 مترا، أي حوالى 110 قدما. |