Kelebekler veya etrafta uçuşan küçük hediye kâğıdı parçaları gibiler. | Open Subtitles | إنهم مثل الفراشات أو قطع من الورق تطير من حولنا |
İğrenç cariyesinin üzerine iç organ parçaları ve kan sıçradı. | Open Subtitles | و تناثرت دمائه و قطع من أحشائه على محضيته العاهره |
Bunlar dev bir bulmacanın parçaları ve eğer tüm parçaları bulamazsan, bulmacayı çözemezsin. | Open Subtitles | إنها قطع من لغز كبير وحتى توضع كل القطع أمامك لن ترتبط سوية |
Oh, deliğini buldular, ve kıçından bir parça sahile vurdu. | Open Subtitles | ، وجدوا لها ثقب. و قطع من المؤخرة على الشاطئ. |
Üzerinde durabileceğiniz ve altınızda şehrin yavaş çekimde akışını seyredebileceğiniz bir cam parçası. | TED | توجد قطع من الزجاج يمكنكم الوقوف فوقها، ورؤية المدينة تمضى من تَحْتِكُم ببطءٍ. |
-Hiçbir şey. Kan emdirilmiş tuvalet kağıdı parçacıkları yüzümde güzel durur demiştim. | Open Subtitles | لا شيء، فقط فكرت بأن اضع قطع من أوراق المرحاض المنقعة بالدماء عليه |
Evet, bulmacanın parçaları. Siz anlarsınız. Zor kısmı onları birleştirmektir. | Open Subtitles | أجل، قطع من الأحجية، أنت تتفهم، والجزء الأصعب هو تجميعها. |
Tozun içerisinde küçük metal parçalar, kaya parçaları ve dahası buzlar vardır. | TED | ويتألف الغبار من أجزاءٍ معدنيةٍ بسيطة وقليل من الصخر والغاز، وحتى، قطع من الثلج. |
Bunlar yıldız parçaları değil, değil mi? | Open Subtitles | قل لي، إنها ليست قطع من نجوم، أليس كذلك ؟ |
Politikacılar ve generallerden gelen ve yardımın gerçekten gelip gelmeyeceği konusunda bir şeyin belli olmadığı... mektupların parçaları var. | Open Subtitles | لدى هنا قطع من الورق خطابات من سياسيين و جنرالات لكن لا توضيح من ناحية متى أو كيف تصل المساعدات |
Siber dönüştürücü biriminden aldığınız bazı parçaları yaşam destek ünitesine çevirerek onu hayatta tuttunuz. | Open Subtitles | تأخذ قطع من وحدة تحويل آليّة وتقوم بتعديلهم كوحدات دعم معيشيّة لها |
Belki meteor çarpmaları sonucu Mars'ın parçaları Dünya'ya ulaştı. | Open Subtitles | ربما من خلال التصادمات النيزكية وصلت قطع من المريخ إلى الأرض |
Onun içinde gerçek altın parçaları var, tamam mı? | Open Subtitles | قطع من الذهب، ذهب حقيقي بداخلها هنا، حسنا؟ |
Omuz bölgesinden deri parçaları yüzülmüş. | Open Subtitles | لقد أُزيلت عدة قطع من الجلد من منطقة الكتف |
Danny, Kyle'ın boğazına uçak parçaları tıkmış. | Open Subtitles | داني قام بحشر قطع من الطائرة في حنجرة كايل |
Tavan parçaları yüz metre ötede bulundu. | Open Subtitles | تم العثور على قطع من سقف المركبة على بعد 100 متر من موقع الحادثة |
Pekala, kıyafet parçaları, böcek larvaları kıymık ve çatı kaplaması buldum. | Open Subtitles | إذن، لقد وجدت قطع من القماش، يرقات حشرات شضايا خشب، و أوراق التغطية |
Enfiye kutumda olma sebebine gelince, bir parça parmesan peyniri taşıyorum. | Open Subtitles | السبب في ذلك عملية تنفستي انا أحمل قطع من جبن البارميزان |
Olivin var. Volkan parçacıklar var. Şurada bir parça volkan var. Tüpsü solucanları var. | TED | لديك أوليفين. لديك قطع من بركان. هناك قليل من بركان هناك. لديك ديدان أنبوبية. |
Evet,üzerinde isminiz yazan dört güzel kağıt parçası. | Open Subtitles | نعم , أربع قطع من الورق الأبيض وعليهم أسماءكم |
Tahtanın içinden elbise iplikleri ve cam parçacıkları çıkıyor. | Open Subtitles | لقد وجدت قطع من الزجاج، وألياف من القماش مع بعض الخشب |