Bu yeni bir sosyal para birimi, denilebilir, bizim kredi değerlendirmemiz kadar güçlü olabilecek bir birim. | TED | إنها عملة إجتماعية جديدة، ان جاز التعبير، يمكن أن تصبح قوية مثل تصنيفنا الإئتماني. |
At kadar güçlü ve güzel kasları var. | Open Subtitles | إنها قوية مثل الحصان ولديها تلك العضلات الصغيرة |
Bu cadı son kadar güçlü ve o kadar hızlı bir şekilde yakarsınız. | Open Subtitles | هذه الساحرة قوية مثل سابقتها وهي ستحترق إذا لم تستعجلي |
Neyse ki, beton gibi güçlü materyaller bu uygulanamaz şekli önleyebilir. | TED | لحسن الحظ، يمكن لمواد قوية مثل الإسمنت تفادي هذا الحجم غير العملي. |
Bir objeyi bulmak için başka bir obje kullandığında özellikle de usturlap gibi güçlü bir objeyi işler karışıyor. | Open Subtitles | حين تستعمل قطعة أثرية لإبجاد قطعة أثرية أخرى خصوصا من هي قوية مثل الإسطرلاب تزداد الأمور تعقيدا |
Tablodaki eleman kadar güçlü olmaman kötü olmuş. | Open Subtitles | من السيء للغاية أنكِ لستِ قوية مثل هذا الرجل في الصورة |
A.B.D. Genelkurmay Başkanı Yardımıcısı General James Cartwright'ın Kongre'ye sunduğu rapordaki sözleriyle, siber saldırılar kitle imha silahları kadar güçlü olabilir. | TED | سوف أقتبس من الجنرال جيمس كارترايت ، نائب رئيس هيئة الأركان المشتركة، الذي يقول في تقرير للكونغرس يمكن أن تكون الهجمات الاكترونية قوية مثل أسلحة الدمار الشامل. |
Sizin turna kuşunuz benimki kadar güçlü değil. | Open Subtitles | ضربة الرافعة لديكم ليست قوية مثل ركلتى |
Ablam yada Schneizel abim kadar güçlü değilim. | Open Subtitles | أنا لست قوية مثل أختي أو اخي شنايزو |
"Kaba kuvvet asla aldatmaca kadar güçlü olamaz." | Open Subtitles | "القوة الغاشمة لن تكون ابدأ قوية مثل الخداع. " |
Ahenk Birleşmesi sırasında olduğu kadar güçlü değil fakat yeterince yakına gidebilirsem, yapabilirim sanıyorum. | Open Subtitles | لا يزال بإمكانك أن تفعلى ذلك؟ انها ليست قوية مثل ما كانت اثناء التقارب التناغمى و لكن اذا استطعت الاقتراب كفايه اعتقد انى استطيع فعلها |
Çünkü iradem seninki kadar güçlü ve... | Open Subtitles | لإرادتي قوية مثل لك... ... وبلدي... |
Ağabeyin kadar güçlü müsün sende? | Open Subtitles | هل أنتِ قوية مثل أخيك الأكبر؟ |
Yarım saat önce kadar güçlü kokmuyor. | Open Subtitles | ليست قوية مثل نصف ساعة مضت |
İstenmemek gibi güçlü bir duygu, böyle acele ve tepkisel davranışlara yol açar. | Open Subtitles | أي عاطفة قوية مثل لا تَشْعرُ المطلوب يُمْكِنُ أَنْ يَقُودَ أي واحد إلى a طفح وفعل مندفع. |
Uyandığımda erkek gibi güçlü Jake adında bir kadınla tanıştım. | Open Subtitles | و عندما استيقطت (التقيت بامرأة اسمها (جايك قوية مثل الرجال |
Akimi gibi güçlü olacaktı. | Open Subtitles | كي تصبح قوية مثل أكيمي |
Bence Madam Arika gibi güçlü ve ihtişamlı bir kadın senin için tehlikelidir. | Open Subtitles | أظن أن امرأة قوية مثل (آريكا) أظن أنها تشعرك بعدم الأمان |
Onunkiler gibi güçlü ellerin var. | Open Subtitles | أنها قوية مثل يديها |
Kan bağı olmamasına rağmen aralarında çok güçlü bir bağ vardı. | Open Subtitles | توجد علاقة بينهما قوية مثل الحديد على الرغم من عدم وجود رابطة دم |