"قويه" - Translation from Arabic to Turkish

• güçlü
• sert
• güçlüsün
• sağlam
• kuvvetli
• güçlüdür
• güçlüydü
• sıkı

Organizmayı öldürecek kadar güçlü, etkilenmiş vücudu öldürmeyecek kadar zayıf.
قويه بما يكفى لتقتل هذه الخلايا لكن ضعيفه بالنسبه للمضيف

Her biri tek başına güçlü, ama birlikte o güç on katına çıkıyor.
كلها قويه على حده لكن إذا استخدمت مجتمعه تزيد هذه القدره عشرات الأضعاف

Güçlerimin bu kadar yakışıklı birini etkilemek için güçlü olduğunu sanmıyorum.
انا لا اعرف اذا كانت قدراتي قويه كفايه لاختراق تلك الوسامه

Sanki sert bir esinti onu uçuracakmış gibi.
كان يبدو وكأن أى نسمه قويه من الممكن ان تعصف به

güçlü kız. Öyle görünmüyorsun ama çok güçlüsün.
فتاه قويه لا يبدو عليك هذا لكن انتى حقاً قويه

İnan bana biliyorum ama sabırlı davranıp, güçlü olmaya çalışmalısın.
صدقينى,لكن عليكى ان تكونى صبوره و تحاولى ان تكونى قويه

Şu an da inatçı ve güçlü olman gerek, birazcık daha dayan.
أحتاجك أن تكوني قويه و عنيده الان و أن تتماسكي بعد قليلا

Şahsen buna aldırdığım yok. Hoş ve güçlü ellerin var.
ليسهذاما قصدتهعلى وجه الخصوص، فأنت لديك ايدى قويه جميله

Pençelerin çok güçlü. Hırsıza yakışır tarzda.
تمتلك قبضه قويه من النوع الذى يحتاجه اللص.

Ben de, etrafımda fırtınalar koparken o ağaçlar kadar güçlü olmak zorundaydım.
أنا أيضاً يجب أن أكون قويه كالرياح التي تعصف حولي

Şimdi, Lydia, "saldırma" oldukça güçlü bir ifade olmuyor mu?
ليديا ان كلمه يهاجم تلك كلمه قويه ,الا تعتقدي هذا ؟

Hayatta kalan çok güçlü bir irade ama bu gücünü diğer hayaletleri kontrol etmek için kullanıyor.
إن روح باقيه تصبح قويه جدا لدرجه انها تستطيع بكل هذه القوه السيطره على كل مصادر الأرواح الباقيه الأخرى

Çetin sular, güçlü savunma ve yetişen yeni Alman birliği.
بحر متلاطم الأمواج نقاط دفاعية قويه وفرقة ألمانية مقاتلة على وشك الوصول

Seni hâlâ yeryüzünde küçük ama güçlü adımlarla yürüyen bir bebek olarak hayal edeceğim."
الوداع سأبقى دائماً أحلم بك طفلاً تتعثر فى مشيك على الأرض بخطوات تحاول ان تجعلها قويه

Ailenin burayla güçlü bağlantıları var, değil mi?
عائلتك لها اتصالات قويه مع هذا المكان.. أليس كذلك ؟

Keçi sidiğini benzine dönüştürecek kadar güçlü bir grubumuz vardı.
كان عندنا فرقه قويه كفايه لان تجعل عنزه تبول على الغازولين

Tanrı aşkına, kıyıda sisi delecek kadar güçlü bir ateş yanıyordu.
ياإلهي , لقد كانت نار تحترق عند الشاطيء كانت قويه بدرجه كافيه لتخترق غشاوة الضباب

Atın üzerinde olmadığın zaman sert değilsin, değil mi, Ruthie?
لست قويه جدا عندما لا تكوني على حصانك , أليس كذلك يا روثي ؟

Öyle ama sen de yaşına göre pek bir güçlüsün.
نعم انتى قويه جدا بالنسبه لعمرك يا "ليلى"

- Hayır. Belki kaynakları söylediği kadar sağlam değildir.
لا ، ربما مصادرها لم تكن قويه مثلما قالت

Eğer şok yeterince kuvvetli olursa.
اذا كانت الصدمه قويه بما يكفى لتعمل

Koku, anıları canlandırmada oldukça güçlüdür.
الرائحه تكون قويه بشكل ملحوظ فى استرجاع الذكريات

Sağ kolu orangutan gibi güçlüydü, çünkü sol kolu yoktu.
يده اليمنى كانت قويه كالقرد لأنه كان لايملك يد يسرى

Doğuda birkaç yere telefon ettim. sıkı bir avukat bulacağım.
لقد أجريت بعض الاتصالات الخارجية سنتلقى ضربة قويه