Şu aralar ise yaklaşık olarak değeri 110 dolar civarında. | TED | وهي حالياً على هذا المنوال حوالي بما قيمته 110 دولار |
Bütün bu zaman boyunca devam eden tek şey broşun değeri ve benim daha azına yatıracak param yok. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي كان يشتمل على قيمته طيلة الوقت هو تلك القلادة ولا أستطيع الاستثمار بشيء أقلّ مِنْ ذلك |
Çok kısa zamanda Eric Bennett'in semti değerini geri kazandı. | TED | ولفترة قصيرة، استعاد حي إريك بينيت قيمته. |
Cila katmanı kuşun değerini onun gözünden saklayamazdı. | Open Subtitles | وكانت قيمته لا تخفى عليه مهما كانت سماكة الغلاف الخارجى له |
Yüz bin dolardan daha değerli bir peni verdiğimi de unutmayalım. | Open Subtitles | عدا عن أنني أعطيتها بنساً تزيد قيمته عن المئة ألف دولار |
bu da bonolara 10 milyar dolar tutarında değer kazandırır. | Open Subtitles | ثم تضع قيمة لهذه السندات بما قيمته 10 بليون دولار |
Bana gerçekten $20,000'lık yüzüğü $10,000'a verecek. Buna inanabiliyor musun? | Open Subtitles | سيعطيني خاتم قيمته 20 ألف بـ10 ألآف هل تصدق هذا |
İçine 3 dolarlık bir LED lambası ve bizim sinyal işleme teknolojisini yerleştiriyoruz. | TED | نركب مصباح الثنائي قيمته 3 دولارات امريكية نضع تقنية معالجة الاشارة الخاصة بنا |
Demek ki algoritmamızın başında saydığımız şeyin değeri sıfıra eşit. | TED | ما يعنيه هذا هو أنه في بداية خوارزميتنا الشيء الذي نقوم بعدّه قيمته 0. |
Satın alınamaz ya da takas edilemez. Yani tek değeri gerçekten kişisel olması. Ve ben bunu seviyorum. | TED | لا يمكن بيعه أو شراؤه أو حتى المتاجرة به، إذًا قيمته الفريدة مسألة شخصية لك، وأنا أحب هذا. |
Karşılaştırmayla ilgili bildiğimiz şeylerden bir tanesi: bir şeyi başka bir şeyle karşılaştırdığımızda, değeri değişir. | TED | أحد الأشياء التي نعلمها عن المقارنة: أنه عندما نقارن شئ بآخر، فأنها يغير قيمته. |
Neye benzediğini biliyorum... ve insan hayati olarak biçilen değeri biliyorum. | Open Subtitles | أعرف ما المفترض ان يكون شكله, واعرف قيمته بالأرواح البشرية التى ضحيتم بها |
Gerçek değerini bilmediklerini düşündük. | Open Subtitles | لقد اعتقدنا انهم لم يعرفوا قيمته الحقيقية |
Bilemiyorum ama bana para değerini yitirdi gibi geliyor. | Open Subtitles | لا ادري , يبدو ان المال فقد قيمته هذه الأيام |
Daha ne kadar ondan farklı düşünebiliriz insan olarak değerini görmezlikten gelebiliriz bizden ayrılırken tek amacı bizi bir araya getirmekti. | Open Subtitles | مهما ً كان إحتمالية وجود ...إختلاف فى الرأى معه ،أو حتى إختلفنا عليه .. و قيمته كرجل ... دع رحيله عنا |
Apophis bizim için sağken ölü olduğundan daha değerli. | Open Subtitles | أبوفيس قيمته اكبر إلينا وهو حيّ وليس ميت |
Bu artan öfke en değer verdiğim şeyi neredeyse benden alıyordu. | Open Subtitles | والغضب الذي يتولد يكلفني أكثر شيئاً جعلت قيمته فوق كل شيء |
Sanırım 25,000 $'lık bir çekten bahsediyorduk. | Open Subtitles | أظن أننا كنا نتحدث عن شيك قيمته 25 ألف دولار |
Orijinal 10 milyon dolarlık yatırımı böylece, milyarlarca dolara çevirmiş olacağız. | Open Subtitles | ويمكننا تحويل استثمار اصلي قيمته 10 ملايين دولار الى مليارات الدولارات |
Bunlar da ücrete dahil. Bu fiyatı yükseltebilir. | Open Subtitles | تباع بسعر الجملة هذا سيرفع من قيمته بالتأكيد |
2.5 milyon değerindeki bu çek Ambikapur'un tarihini yeniden yazacak. | Open Subtitles | هذا الشيك البالغ قيمته 2,5 مليون سيعيد كتابة تاريخ أمبيكابور |
Derisi ve kemikleri sigortada para edecekti Allah'ın belâsı bir çiftçi olmaktansa. | Open Subtitles | ادرك أن قيمته وهو ميت أكبر من قيمته وهو حي جلده وعظامه |
Onun kim olduğunu, değerinin ne kadar olduğunu bilmeleri... | Open Subtitles | لو علموا من هو وما هي قيمته هذا سيدفعهم فحسب إلى تجاوز حدودهم |
Bir hafta sonra 848.000 dolar değerinde hisse senedi sattı. | Open Subtitles | قام هو ببيع ما قيمته 848,000 دولار من أسهم هاركن |
Bir Big Mac ne kadar eder? 25 dolar eder mi? | TED | ما هي قيمة هذا البيج ماك؟ هل قيمته 25 دولاراً؟ |
Sanatın estetik değerinden öte bir kullanımının olmadığına inanıyorlar. | TED | يعتقدون أنه ليس لديه أي استخدام عملي خارج حدود قيمته الجمالية. |