"كئيب" - Translation from Arabic to Turkish

    • kasvetli
        
    • iç karartıcı
        
    • üzücü
        
    • depresif
        
    • sıkıcı
        
    • moral bozucu
        
    • tatsız
        
    • hüzünlü
        
    • gri
        
    • asık
        
    • üzgünsün
        
    • karanlık
        
    • karamsar
        
    • bunaltıcı
        
    Olabilecek en seski şekilde kasvetli ama bu da bana direk bakmadığında. Open Subtitles حسنا هو كئيب من ناحية مثيرة, هذا عندما عندما لاينظر مباشرة لي
    Hastalarla birlikte kasvetli bir günden sonra epey yorulmuş olmalısın. Open Subtitles لابد وأنكِ خائرة القوى بعد يوم كئيب كهذا مع المرضى
    Hazin, huzur tutkunu korkaklarla dolu, soguk ve kasvetli bir karakol. Open Subtitles انه في مكان متجمد، موقع كئيب مليئ بالشفقة، للجبناء محبين السلام
    Burada kalamazsın. İç karartıcı burası. Open Subtitles حسناً لايمكنك أن تبقين هنا هذا المكان كئيب
    Yaşlanmak ilginç değil. Yaşlanmak üzücü. Yaşlanmak sıkıcı. Open Subtitles العمر ليس مثير للإهتمام العمر شيء كئيب و ممل
    depresif bir adamdır. Her hafta intihara kalkışıyor. Open Subtitles ذلك المدير كئيب جدا، فقد حاول الانتحار ثلاث مرات
    Hazin, huzur tutkunu korkaklarla dolu, soğuk ve kasvetli bir karakol. Open Subtitles انه في مكان متجمد، موقع كئيب مليئ بالشفقة، للجبناء محبين السلام
    Bak baba, eğer seni kasvetli bir yere koymasaydım daha fazla ziyaret ederdim. Open Subtitles انظر,ابي ,كنت لأزورك اكثر اذا لم اكن قد وضعتك في مكان كئيب كهذا
    Kabul etmeliyimki, bu konuşma şu ana kadar fazlasıyla kasvetli gelebilir, ama demek istediğim bu değil. TED الآن عليّ الاعتراف أن هذا الحديث حتى الآن قد يبدو كئيب لدرجة كبيرة، لكن هذا ليس هدفي.
    Demokrasi olmazsa toplumlarımız daha kötü, geleceğimiz kasvetli olacak. O muhteşem yeni teknolojiler heba olacak. TED وبدون الديمقراطية، ستصبح مجتمعاتنا أكثر سوءاً، ومستقبلنا كئيب قاتم وستضيع هباءاً تقنياتنا الحديثة الرائعة.
    Orası kasvetli. Birkaç çiçek ekebiliriz. Open Subtitles المنظر كئيب بالخارج يمكننا زرع مشتل او اثنان من الزهور
    Çok yakışıklıydı, ama kasvetli bir yanı da vardı. Open Subtitles كان وسيماً للغاية لكن كان هناك شيئاً به كئيب
    Arifanelerin bile iç karartıcı olduğunu söylemişti. Open Subtitles لقد قالت بأن الطعام كئيب بما فيه الكفاية كما هو
    Siyah giymemen ne kadar güzel, çok iç karartıcı bir renk. Open Subtitles من الرائع أنكِ لا ترتدين الأسود فهو كئيب جداً
    Bugün elden geçirilen işleri biraz üzücü ve zavallılığın azıcık sıçrayışı olarak tanımlardım. Open Subtitles سأصف تدفق العمل اليوم كئيب مع رشة صغيرة من مثير للشفقة
    Ölüme hayran biri sayılmam ama... Burası tuhaf bir şekilde depresif bir yer değil. Open Subtitles أنا لست معجب بالموت لكن هذا المكان غير كئيب
    Kızın evlenirken orda olmamak çok moral bozucu. Open Subtitles انه لشئ كئيب ان تتزوج ابنتك و ألا تكون موجودا
    Fakat burası dayanılmaz derecede tatsız. Hiçbir şey olmuyor. Open Subtitles لكن هذا المكان كئيب , لا شيء يحدث هنا
    Pekala, Paul, Böylesi güzel bir gün için çok hüzünlü görünüyorsun. Open Subtitles حسنا، بول، يبدو أنك بفظاعة كئيب على مثل هذا ظهر بشكل جيد.
    15 yıl ailenin tek çocuğuydun ama bu kadar ilgiye rağmen auran sönük, solgun, gri. Open Subtitles لقد كنتِ الطفله الوحيده طوال الـ 15 عاماً و لكن مع كل هذا الإهتمام فإن شعورك مُكدر و سخيف و كئيب
    Böyle güzel bir günde bir insan nasıl böyle asık suratlı olabilir? Open Subtitles لا أعلم كيف أي شخص يبدو كئيب بشكل جيد يوم جيد
    Norm, neden bu kadar üzgünsün? Open Subtitles نورم , لماذا انت كئيب ؟ لقد كنت رائع
    Hayır, kaymaktan çok karanlık bir ruhun, dünyada yer bulma çabasıyla ilgili. Open Subtitles لا , أعتقد أنها أقل من رحلة و أكثر من كابوس موجز كئيب
    Şiiri severim ama şiirler öyle karamsar ki beni hep hüzünlendirir. Open Subtitles لا, أحب الشعر ولكنه كئيب جداً. دائماً يحبطني لا أعتقد أن هذا صحي.
    Evet, ama maalesef bir yüzyıl ihmal edildi... ve bu bunaltıcı çirkin görünüşlü bir mezar taşına dönüştü. Open Subtitles أجل، ولكن للأسف مائة سنة من التجاهل، قد حوّلت هذا الشاهد إلى منظر كئيب.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more