Belkemiğinden ciddi şekilde sakatlanmış. Seninkine benzer bir sakatlık. | Open Subtitles | لديه إصابة بليغة بالعمود الفقري تقريبا كالتي عندك |
Louise'in odası için bir kitaplık buldum evimdekilere çok benzer, ben de yerleştirmeye çalışıyordum. | Open Subtitles | وجدت خزائن كتب لغرفة لويز تماماً كالتي في منزلي لذا ، سأقوم بتركيبها |
Öğrencimin Tıpkı benim giymiş olduğum gibi bir eldivenin koruması olmadan senin zehirli sayfalarını çevirmesini istemem. | Open Subtitles | بدون أن تكون هناك قفازات تحميه, كالتي ألبسها |
Tıpkı, Karuizawa'da babamla yakaladıklarımız gibi. | Open Subtitles | تماماً كالتي أمسكتها مع أبي في كارويزاوا |
Dün gece babamla bana saldıran kuşların tıpkısının aynısı bunlar. | Open Subtitles | تلك الطيور تبدو تمامًا كالتي هاجمتني أنا وأبي ليلة الأمس |
Alışveriş merkezinden satın alabileceğin türden büyük güzel bir kurabiyenin. | Open Subtitles | كعكة كبيرة جيدة كالتي يمكن أن تشتريها من المول ؟ |
Bence morga benziyor. Masalar da cesetleri koydukları mermerler gibi. | Open Subtitles | تبدو كمشرحة أكثر، وتلك الطاولات كالتي يضعون عليها الجثث. |
Ama seninkine benzer sanrıların tedavisinde önemli gelişmeler kaydettik. | Open Subtitles | لكنّنا تقدّمنا تقدّماً ملحوظ في معـالجة الأوهام، كالتي تعاني منه. |
Bütün vertebralılarda beyinsapının yapısı bizimkiyle çok benzer, ki bu benim diğer canlılarla bizim şuurlu zihne sahip olmamızdaki benzerliğe inanmamdaki nedenlerden biri. | TED | بالتالي كل الفقريات تصميم جزع الدماغ مشابه جدا للذي لدينا, وهو احد الاسباب التي جعلتني افكر ان هذه الاصناف الاخرى لديها عقول واعية كالتي لدينا |
Şimdi hareket, hareketlerin gerçekten eş zamanlı biçimde, karmaşık bir sıralamada, karmaşık yollarla kontrol edildiği bir noktaya ilerlemekte, örneğin; futbol gibi karmaşık bir oyun oynamanın gerektirdiğine benzer biçimde. | TED | الآن تطوّرت الحركة إلى الدرجة التي يمكنه فيها القيام بعدّة حركات في وقت واحد، في تسلسل معقد، و طُرُقٍ معقّدة كالتي يتطلّبها مثلا ممارسة لعبة معقّدة مثل كرة القدم. |
Boston'ın üzerindekine benzer uzaylı yapıları bildiğimiz her şehirde ortaya çıktı. | Open Subtitles | بأن هياكل دخيلة كالتي "تحلق فوق "بوسطن ستطير فوق كل مدينة نعرفها |
Bu korkunç bir rakamdı ve her gece Gardez'dekine benzer olayların 20 katının meydana geldiği anlamına geliyordu. | Open Subtitles | كان رقمًا مهولا، وعنى أن القصص كالتي حصلت في "غارداز" كانت تحصل حوالي الـ20 مرة كل ليلة. |
Belki de askeri bir deneyde bir terslik olmuştur. Tıpkı Edina'daki gibi. | Open Subtitles | قد تكون تجربةً عسكريّةً فاشلة ''كالتي رأيناها في ''إداينا. |
Tıpkı ilk tanışmamızdaki gibi midemde kelebekler uçuşuyor. | Open Subtitles | أصبحت أشعر بالرعشة كالتي خبرتها في بداية حبنا |
Bundan üç tane var. Gama ışınları yayar, Tıpkı beyin ameliyatında kullanıldığı gibi. | Open Subtitles | يطلقون أشعة جاما كالتي يستخدمونها في العمليات الجراحية |
Tıpkı rüyalarımdaki gibi ormanda bir salıncak olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قالَ أنَّ هناك أرجوحة في الغابة. كالتي في أحلامي. |
Bu kenarda da panodaki izlerin aynısı var. | Open Subtitles | على هذه الحافة توجد علامات كالتي توجد على لوحة الاعلانات |
Resimdekinin aynısı kırmızı sırt çantası vardı. | Open Subtitles | فيها حقيبةُ ظهرٍ حمراء. تماماً كالتي تحملها في الصورة. |
Bugün, özel yapılmış gizli bir kamera üretiyoruz. Mary’nin, iktidar partisinin düzenlediği yıldırma mitingini filme almak için üzerine giydiğinin aynısı. | TED | اليوم, نصنع كاميرات خفية خاصة , كالتي استخدمتها مريم والتي وضعتها في ملابسها لتصوير اجتماع الترهيب للحزب السياسي الحاكم. |
Sadece olağan şeyler. Normal insanların konuştuğu türden. | Open Subtitles | أي شيء, فقط الأمور العادية كالتي يتحدث عنها الناس العاديين |
Belki de önce, içinde o aptalların aldığı türden cihaz olup olmadığına bakmalıyız. | Open Subtitles | أو، يمكننا ان نلقي نظرة لنر ما اذا كان بها أي أشياء ثمينة كالتي مع هؤلاء الحمقى |
Bak. Vay canına. Bunlar büyükannemin pişirdiklerine benziyor. | Open Subtitles | انظر ياإلهي إنها تبدو تماما كالتي تعدها جدتي |
Görüyorsunuz, sizin şu kasetin üstündekine benziyor, sadece ondan biraz daha mükemmel. | Open Subtitles | أرأيتم ، إنها كالتي في شريطكم ممتازة أكثر قليلاً |