Özür dilemiştim ayrıca kabul et asla eskisi gibi koşamayacak. | Open Subtitles | حسناً، أناأعتذرت، و عليك أن تعترفي أنها لن تجري كالسابق. |
O yüzden kaybedersen, herkes eskisi gibi güçlü olmadığını düşünecek. | Open Subtitles | دعنا نفترض أنك تخسر بسبب الوزن هل سيعتقدوا أنك ضعفت أو لم تكن قوي كالسابق ؟ ولم تكن الملاكم ذاته ؟ |
Yolun yukarısında tenise başladıklarından beri buraları eskisi gibi değil. | Open Subtitles | الأمر ليس كالسابق بعد أن قاموا بعمل بطولات التنس في الطريق |
Sen, ben, Yi Soo ve Do Jin'in Eskiden olduğu gibi rahat olabilmemizin tek yolu bu. | Open Subtitles | بهذه الطريقة ، أ،ا و دو جين و يي سو يمكننا أن نتقابل بحريه كالسابق. |
Aslında ben bir garsonluk işi umuyordum. Daha önceki gibi. | Open Subtitles | فى الحقيقة ، قد كنت أرغب فى وظيفة النادلة كالسابق |
Saldırıdan sonra, hiç Aynı olacağımı düşünmemiştim ve tanıdan sonra... | Open Subtitles | بعد الهجوم، لم أعتقد بأنني سأكون كالسابق و بعد التشخيص |
Futbol demek neden kriket oynamıyorsunuz, daha önceden olduğu gibi? | Open Subtitles | لعب الكرة ؟ لماذا لا تلعبون الكريكيت كالسابق ؟ |
- Benim ne yaptığım önemsiz, bu at asla eskisi gibi olamaz. | Open Subtitles | موافقة؟ آني، مهما فعلت، هذا الحصانِ لَنْ يَكُونَ كالسابق |
Anladım. eskisi gibi simetrik olmayabilirmiş. Ama simetri her şey demek değil zaten | Open Subtitles | قالوا إنّه قد لا يكون متماثلاً كالسابق ولكن التماثل ليس كلّ شيئ |
Ama hastalandıktan sonra eskisi gibi işe yaramıyorlar gibi. | Open Subtitles | ولكن منذ أن اصبحتي مريضه لم يعد يعطي مفعول كالسابق |
Ve Başkanlığa oynarsam, biliyorum ki hayatım eskisi gibi olmayacak. | Open Subtitles | و إذا ترشحت للرئاسة فأنا أعلم أن حياتي لن تكون كالسابق أبدا |
Ben eskisi gibi 19 yaşımda değilim. | Open Subtitles | ،فلم أعد كالسابق ليس كما كنتُ قبل 19 عاما |
Babam araba kazasından sonra bir daha asla eskisi gibi olmadı. | Open Subtitles | أبي لم يعد كالسابق مذ تعرضه لحادث سير فقد كان يعاني من الحُبسَة، فقدان الذاكرة |
Duymak istemiyorum. Herşey eskisi gibi olmalı. | Open Subtitles | لا اريد السماع عن ذلك كل شئ يجب ان يكون كالسابق |
Restorasyon için üç ay kapalı kaldık ve insanlar eskisi gibi dışarıda yemek yemiyor. Evet, biliyorum. | Open Subtitles | كنّا مُغلقين لثلاثة أشهر لإعادة التنظيم، والناس لمْ يعودوا يأكلون كالسابق. |
O günden beri, hiç eskisi gibi olamadık. | Open Subtitles | لمْ تعد الأوضاع بيننا كالسابق منذ ذاك الحين. |
Düşündüğüm tek şey, bunun beni yok edeceğiydi. Hayatımın bir daha asla eskisi gibi olmayacağıydı. | Open Subtitles | لقد ظننت انه حطمني كما لو ان حياتي لن تكون كالسابق |
Bu gece bir film maratonu yaparız diye düşündük. Eskiden olduğu gibi. | Open Subtitles | لقد إفترضت أنه بإمكاننا عمل ليلة لسينما كالسابق |
Ama çoğu zaman kanepede uyuyor. Eskiden olduğu gibi. | Open Subtitles | لَكنَّه عادة ينام على الأريكة كالسابق |
Wraith üssünü, önceki gibi, uzaydan belirleyemedik böylece daha yakından bakmak için öncekiyle Aynı koordinatlara indik. | Open Subtitles | لا يمكننا التعرف على موقع قاعدة عمليات الريث من الفضاء كالسابق لذا نحن نحتاج للهبوط فى نفس الإحداثيات كالسابق لنرى المكان عن قرب |
Öyleyse önceki gibi doğal davranın. | Open Subtitles | في تلك الحالة، تصرف بعفوية كالسابق |
Eğer kalbimi alırlarsa diye korkuyorum seni yine Aynı şekilde sevemeyeceğim diye. | Open Subtitles | أخشى إذا أخذوا قلبي أن أعجز عن حبّك كالسابق |