| Her zamanki gibi evden çıkarım ama bu sefer salona giderim. | Open Subtitles | سأترك المنزل كالمعتاد, لكن في هذه المرة, سأكون في الصالة الرياضية. |
| Her zamanki gibi verdiler, geri vermeye gönlüm el vermedi. | Open Subtitles | . باريستا يعطيني اياه كالمعتاد لم يكن لدي القلب لاعيدها. |
| Tahminlerim var elbette sadece Her zamanki gibi haklı mıyım onu öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | أعني أن لديّ شكوكًا حول هويتك طبعًا. لكنّي أودّ قطع الشكّ باليقين كالمعتاد. |
| Her zamankinden verdim. 250 miligram, Anafronil. | Open Subtitles | لقد اعطيته أنافرونيل 250 ملليجرام كالمعتاد |
| Ama "Her zamanki gibi" lafı "çok iyi" manasına gelmiyor korkarım. | Open Subtitles | "فقط إننى أخشى أن تكون " كالمعتاد لا تعنى أنها بخير |
| Alarm Her zamanki gibi ışıklar kararınca 10 kez çalacak. | Open Subtitles | كالمعتاد ستنطلق صافرة السفينة عشر مرات بعد تعتيم الإنارة |
| Neredeyse durduruyorduk ama Her zamanki gibi ordu ihanete uğradı. | Open Subtitles | لقد كدنا نفعل ذلك ، و لكن حدثت خيانة في الجيش كالمعتاد |
| Yenildiğimizi kimseye belli etmeyelim. - Her zamanki gibi, anladın mı? | Open Subtitles | لا تجعلهم يعرفون اننا هزمنا, العمل كالمعتاد, إتفقنا؟ |
| Her zamanki gibi neden bahsettiğini anlamıyorum Lois. | Open Subtitles | كالمعتاد, يا لويس أنا لا أعرف حقا ما الذى تتحدثين بشأنه |
| Müze Her zamanki gibi onları alacak. Evet, bunlar çok hoş. | Open Subtitles | نعم , المتحف سَيَشتريهم كالمعتاد دون طرح الأسئلة |
| Her zamanki gibi işe gitmiştim ama kapı kilitliydi ve küçük bir not asılıydı. | Open Subtitles | حيث ذهبت الى عملى كالمعتاد ولكن الباب كان مغلقا وكان موصدا وعليه ورق مقوى |
| Her zamanki gibi: önce sinemaya gideriz, sonra da bara, sarhoş olmaya. | Open Subtitles | كالمعتاد.. نشاهد فيلمًا، نذهب للحانة، ونسكر |
| Her neyse, benim ev işlerine yeltenmem Her zamanki gibi boşaydı. | Open Subtitles | على أية حال, محاولاتى فى التدبير المنزلى كانت ضعيفة كالمعتاد. |
| 29'unda, Mahtob'u Her zamanki gibi okul otobüsüne getir. | Open Subtitles | في اليوم الـ 29 خذي ماهتوب لباص المدرسة كالمعتاد |
| İşle duyguları karıştırmayı sevmem ama Frasier Her zamanki gibi tanıtım yapmıyor. | Open Subtitles | انا اكره ان امزج العمل باشمئزازي منك لكن فريزر,كالمعتاد,رفض تقديم الاعلان |
| Seni bekliyorlar, Her zamanki gibi. | Open Subtitles | مرحباً يا فتاة، إنهم بإنتظارك بأعلى كالمعتاد. |
| Sevgili William, Her zamanki gibi fazla sorumluluk yükleniyorsun. | Open Subtitles | عزيزى وليامز , لقد اخذت وقتاً طويلاً . فى القاء المسئولية على عاتقك كالمعتاد |
| - Kasayı bulmalı ve kodu kırmalıyız. Her zamankinden. | Open Subtitles | حسناً ، لابد من العثور على السرداب وحل رموز الشفرة ، كالمعتاد |
| Sadece bırak bu işi düzgünce halledeyim ondan sonra işimizi normal haline döndürebiliriz. | Open Subtitles | دعني أسوّي هذا الأمر بالطريقة الصحيحة بعدها ، سنعود للعمل كالمعتاد |
| Çoğu gün aynı şekilde başladık. Dedem bizi her sahah farklı bir testle uyandırıyordu. | Open Subtitles | معظم الأيام تمضى كالمعتاد كلصباحيضعنافىإختبارجديد |
| Ertesi gün yel değirmen işi olağan devam etti ama Boksör katılmamıştı. | Open Subtitles | في اليوم التالي العمل في الطاحونة سار كالمعتاد لكنه الان بدون بوكسر |
| Hepimizden 30 metre yukarda, sarhoş, ve cennetten bir adım uzakta... Herzamanki gibi sarhoş halde asılı duruyor. | Open Subtitles | إنه فوقنا بـ100 قدم سكران، سكران كالمعتاد معلّق بقدم واحدة من الجنّة لقد إنتهى أمره |
| Oğlunuza söyleyin, onu yakalayacağız, her zaman olduğu gibi. | Open Subtitles | أخبري ابنك أننا سنلقي القبض عليه كالمعتاد |
| Böylece her zaman ki gibi, şansımla gidiyorum. | Open Subtitles | إذاً فأنا أمتطي حظّي كالمعتاد. |