Tüberkiloz ve ...çok hasta, bilirsin ölüyordu ve ben bir şey yapamıyordum. | Open Subtitles | كما تعلم،مريضة جداً.. كانت تحتضر ولم أستطع فعل شئ |
Ayrıca, sen hatalıydın. - Hayır! ölüyordu o. | Open Subtitles | ـ إضافة لذلك، لقد أخطئت ـ كلا، إنها كانت تحتضر |
Almanya'nın müttefiği başka bir büyük imparatorluk ölüyordu. | Open Subtitles | إمبراطورية عظيمة أخرى حليفة لألمانيا كانت تحتضر |
Eğer ölüyorsa bu bize zaman kazandırabilir. | Open Subtitles | فسيحفرون واحدًا آخر إن كانت تحتضر فسيوفر لنا هذا بعض الوقت |
Bana evde ölmek üzere olan zengin kardeşinden söz etti. | Open Subtitles | لقد أخبرتني أن أختها الصغيرة الغنية في منزلهم التي كانت تحتضر |
Ray Harris, beni karım öldüğünde onunla olma fırsatından etti. | Open Subtitles | -أذكر ذلك - حرمني راي من التواجد معها ... عندما كانت تحتضر |
Sonraki sabah, 20 yıl yaşlanmış olarak uyandın, ve annen gözlerimin önünde ölüyordu. | Open Subtitles | فى الصباح التالى إستيقظتى فى العشرين من عمرك و أمك كانت تحتضر امام عينى |
Sen dua etmekle meşgul olurken Rebecca ölüyordu. | Open Subtitles | ريبيكا كانت تحتضر بينما أنت منهمك فى صلواتك |
O ölüyordu ve ben insan ahlakına göre davrandım. | Open Subtitles | لقد كانت تحتضر فأنقذتها بكرم أخلاق بشريّ |
Mickey onunla sikişirken, annemiz gözümüzün önünde ölüyordu. | Open Subtitles | ؟ أمنا المسكينة كانت تحتضر بينما كان يضاجعها في بلد آخر |
Annem ölüyordu babam da çok içiyordu o zamanlar. | Open Subtitles | أمي كانت تحتضر, وأبي كان يشرب بإفراط بذلك الحين. |
ölüyordu, bundan eminim. Ben doğru olanı yaptım. | Open Subtitles | إسمع , لقد كانت تحتضر و أنا أؤكّد لك , لقد إتخذتُ القرار الصائب |
Yapmak istemedim. Başka seçeneğim yoktu. ölüyordu. | Open Subtitles | إسمع , أنا لم أرِد فعل ذلك لقد نفذت مني الخيارات , لقد كانت تحتضر |
Hasta ölüyordu. Hayatını kurtarmak için bunu yapmak zorundaydım. | Open Subtitles | المريضة كانت تحتضر أنا إتخذتُ قراراً لإنقاذ حياتها |
Büyük annemiz ölüyordu ve bu adam kayakla geziye çıkmıştı. | Open Subtitles | جدتنا كانت تحتضر وهذا الشخص ذهب لرحلة تجديف |
Evet, ölüyordu. Onu ben vurdum. | Open Subtitles | نعم ، كانت تحتضر ، فقد أرديتها |
Ordu kapana kısılmıştı, atlar ölüyordu. | Open Subtitles | الجيش كان محاصراً والخيول كانت تحتضر |
Kanserden ölmek üzere olan anneme bakabilmek için... memlekete dönmem gerekti, babam da... | Open Subtitles | اضطررنا للإنتقال إلى بلدتي للإعتناء بأمّي التي كانت تحتضر من مرض السرطان ووالدي الذي كان .. |
Ray Harris, beni karım öldüğünde onunla olma fırsatından etti. | Open Subtitles | أذكُر ذلك . - سرقني "راي" لكوني معها ... ... عندما كانت تحتضر . |