| Polisin geleceğini biliyorlardı bu yüzden bana tuzak kurmak için uyuşturucuyu tekneye taşıdılar. | Open Subtitles | كانوا يعلمون بقدوم الشرطة لذا قاموا بنقل المخدرات إلى قاربي ولفقوا لي التهمة |
| Kariyerci politikacılardan kaçınılması gerektiğini de biliyorlardı. | TED | كانوا يعلمون أنه من الأحسن تفادي السياسيين. |
| Pazar hakimiyetini ele geçirmek için uzun vadeli hedeflerin olduğunu biliyorlardı. | TED | كانوا يعلمون انه كان هنالك هدف طويل المدى في بناء هيمنة في السوق |
| Herhalde sorguladığımız askerler bunu biliyordu. | Open Subtitles | من المحتمل أن جنود المارينز الذين استجوبناهم كانوا يعلمون |
| Hiçbir şey. Tabii hamile olduğunu biliyorlarsa. | Open Subtitles | لا شيء، إذا كانوا يعلمون بالفعل أنكِ حبلى. |
| Demek ki içeride polis olduğunu biliyorlarmış. | Open Subtitles | هذا يعني كانوا يعلمون أن شرطياً في الداخل |
| Sence buraya gelmeden önce neyle karşılaşacağımızı biliyorlar mıydı ? | Open Subtitles | هل تظن أنهم كانوا يعلمون ما الذي هنا قبل أن نأتي ؟ |
| AIDS araştırmasında yer aldıklarını biliyorlardı. | TED | كانوا يعلمون أنهم يعملون في بحث على الايدز. |
| Bekçilere böyle şeyler yapma izni verdiler, kimsenin gelip de bu zindanı kontrol etmeyeceğini biliyorlardı. | TED | لقد أعطى الحراس الإذن للقيام بهذه الأشياء، وقد كانوا يعلمون أن أحدا لن ينزل إلى ذلك السرداب. |
| Yani insanlar oy verirken bir noktada bu Müslüman kadının başkanları olacağını biliyorlardı. | TED | لذا فحين صوَّت الناس، كانوا يعلمون أنه وفي مرحلة ما سيكون لديهم هذه الرئيسة المسلمة. |
| Yani daha o zaman büyük ağırlıkları taşıyabileceğini biliyorlardı. | TED | إذن كانوا يعلمون في تلك المرحلة أنها يمكن أن تحمل أوزانا كبيرة |
| Almanlar tarafından işgâl edileceklerini biliyorlardı. | Open Subtitles | لقد كانوا يعلمون أن الألمان على وشك احتلال بلادهم مجدداً |
| Şuradan dönmek için kortejin hızının saatte 15 kilometreye kadar... düşeceğini biliyorlardı. | Open Subtitles | كانوا يعلمون ان الموكب سيبطئ إلى حوالي 10 ميلا في الساعة |
| Hatta paranın miktarını tam olarak biliyorlardı. | Open Subtitles | كانوا يعلمون بأمر المال و كم المبلغ بالتحديد |
| Yani ne bekleneceğini biliyorlardı. Cukor gibi. | Open Subtitles | لذلك كانوا يعلمون ماذا لديهم كما يعلم كيكور |
| Bunun olacağını ben doğmadan uzun süre önceden beri biliyorlardı. | Open Subtitles | كانوا يعلمون ان هذا سيحدث منذ زمن بعيد قبل أن أولد |
| Alec, elinde olanları biliyorlardı. Bana nasıl olduğunu sorma. | Open Subtitles | آليك , كانوا يعلمون مالديك ,لاتسألني كيف |
| Usta, diğerleri de bunu biliyordu. | Open Subtitles | ـ سيدي ـ كل الأتباع كانوا يعلمون لكنهم لم يخبروك |
| Bahane göstermiyorum. Hayatta olduğunu 4 kişi biliyordu. İkisi öldü. | Open Subtitles | أربعة أشخاص كانوا يعلمون بأمر موته، اثنان منهم قُتلوا |
| Tabii hamile olduğunu biliyorlarsa. | Open Subtitles | لا شيء، إذا كانوا يعلمون بالفعل أنكِ حبلى. |
| Bina dışında olacağını biliyorlarmış. | Open Subtitles | كانوا يعلمون تمام المعرفة أنّها خارج البناية |
| Acaba milenyumun sona erdiğini biliyorlar mıydı? | Open Subtitles | هل كانوا يعلمون حتى بأن الألفية على وشك الأنتهاء |