Beni oraya götüren çocuk ayakta duramayacak kadar sarhoştu. | Open Subtitles | أخذنى أحد الشباب و كان ثملاً جداً ولا يستطيع الوقوف |
- Berbat bir prodüksiyondu. Renfield sarhoştu! Ben muhteşem olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | ــ كان عمل فظيع، رينفيلد كان ثملاً ــ برأيي أنه كان رائعاً |
En sonuncusu çok sarhoştu. | Open Subtitles | آخر مدرس كان ثملاً ولم يستطع العثور على غرفته |
Ben bindirdim. Dediğim gibi çok sarhoştu. | Open Subtitles | أنا من وضعه بها كما قلت, كان ثملاً للغايه |
Bir kan testi yapın, dün gece ne kadar sarhoş olduğunu öğrenelim. | Open Subtitles | قم بإجراء فحص لمستوى السموم حتى تعرف كم كان ثملاً الليلة الماضية. |
Mottola'yı sarhoş halde Joliet'te buldular. Trene hiç binmemiş. | Open Subtitles | لقد وجدو موتولا , لقد كان ثملاً في زقاق في جولييت , لم يركب القطار |
Bence arabayı aldığında çoktan sarhoştu ve kasabaya ulaşıp ulaşmaması da pek umurunda değildi. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان ثملاً عندما أخذ السيارة ولم يهتم كثيراً اذا كانت قد عادت الى المدينة أو لا |
Arabayı çarptığında muhtemelen sarhoştu. | Open Subtitles | على الأرجح كان ثملاً عندما اصطدم بالشجرة |
Birlikte sevişme konusu gecenin sonuna kadar açılmadı ve Juan Antonio da birazcık sarhoştu. | Open Subtitles | مسألة النوم معاً لم يتم ذكرها حتى تلك الليلة و خوان أنطونيو كان ثملاً قليلاً |
Çünkü, oldukça sarhoştu o yüzden.. bir şeyler uydurmuş olabilir. | Open Subtitles | لأنه كان ثملاً جداً لذا كان... ربما يختلق بعض اشياء |
Almak kolay olmuştu, çok sarhoştu. | Open Subtitles | لقد كان سهلاً جداً الحصول على شيء منه، لقد كان ثملاً جداً |
Evet, ona vuran adamı yakaladık. Dut gibi sarhoştu. | Open Subtitles | نعم، أمسكنا بالرجل الذي صدمه، كان ثملاً جدّاً |
-Sanmıyor musun? -Biri gördü ama sarhoştu. | Open Subtitles | ربما كان هناك شخص قد سمع، لكنه كان ثملاً جداً |
O kadar sarhoştu ki mezara bile girerdi. | Open Subtitles | كان ثملاً للغاية, لدرجة أنه من الممكن أن يدخل إلى تابوت |
Eşimin öldüğü o gece çok sarhoştu. | Open Subtitles | تلك اللّيلة التي مات فيها زوجي كان ثملاً تماماً |
Zil zurna sarhoştu ve duygusala bağlayıp kendine acıyordu ve sürekli küfrediyordu. | Open Subtitles | لقد كان معبأ، لقد كان ثملاً كان في حالة يرثى لها، لقد كان متجاوزاً للحد. |
Ancak o anda zil zurna sarhoştu ve gördüğünü iddia ettiği perinin boynuzları altı kıvrımlı ihtiyar, alacalı bir koyun olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | لكنه كان ثملاً جدا آنذاك والجنية التي يزعم أنه رأها اتضح انه خروف أبقع |
Evet, sarhoştu ve kızını sürüklemesi hoşuma gitmedi. | Open Subtitles | أجل، لقد كان ثملاً ولا أحب الطريقة التي يعامل بها إبنته |
Benimle tanışıp da paramla ilgilenmeyen; benimle paralı olduğum için değil de sarhoş olduğum için yatan tek erkek sendin. | Open Subtitles | والذي ضاجعني لأنه كان ثملاً وليس لأنني غنية |
sarhoş olan bendim ve o kadar da yakışıklı değilsin. | Open Subtitles | , حسناً , أنا من كان ثملاً و أنت لست وسيماً |