olumsuz, kötü bir etkisi oldu. | TED | كان لها تأثير كبير على حياة الناس. |
Mektubunun üzerimde, şaşırtıcı bir etkisi oldu. | Open Subtitles | رسالتك لقد كان لها تأثير مدهش على |
Bunların etkisi oldu. | TED | وهذه الأشياء كان لها تأثير. |
Bu keşifle çok heyecanlandık, çünkü bu kişilerin formda olmalarından veya forma girmeye çalışmalarından bağımsız olarak rahatlıkla uygulayabileceği hiçbir maliyeti olmayan bir stratejinin büyük bir etkisi olduğunu gösteriyordu. | TED | كنا متحمسين لهذا؛ لأن هذا عَنى أن خطة لم تُكَلِف شيئا، وسهلة ليستخدمها الناس، بغض النظر عن كونهم لائقين بدنيًا أو يكافحون ليصبحوا لائقين بدنيًا، - كان لها تأثير كبير. |
Vaazimin sizin üzerinde kötü bir etkisi olduğunu görüyorum. | Open Subtitles | .ارى خطبتي كان لها تأثير سيء عليك |
Öncelikle sizi 2011'de Harlem'deki soğuk bir geceye götürmek istiyorum, ki benim üzerimde büyük etkisi oldu. | TED | أود أولاً العودة بكم إلى ليلة باردة في حي (هارلم) عام 2011 كان لها تأثير عميق علي. |
Gerçekten de hayatıma etkisi oldu. | Open Subtitles | كان لها تأثير على حياتي |
Ama şaşırtıcı bir etkisi var, uyutuyor. | Open Subtitles | ولكن المحاكاة كان لها تأثير المخدر عليَّ، وأحسست كأني متناول لعقار "المورفين" |
Biliyordun...nano sürülerin bir yan etkisi olduğunu üç yıl önce biliyorduk. | Open Subtitles | كنت تعرف ... كنا نعرف قبل ثلاث سنوات بان أسراب "النانو" كان لها تأثير جانبي |