| Peki, kafamda çok fazla gürültü ve karmaşa vardı, ta ki ben bunun dört ana faktörden dolayı olduğunu anlayana kadar. | TED | حسناً قد كان هناك الكثير من الضجيج والتعقيد في رأسي، حتى أدركت انه في الواقع ماكان يحدث بسبب اربعة اشياء اساسية |
| çok fazla ağlayan insan vardı, beni gördüğüne sevinen insanlar. | TED | لقد كان هناك الكثير من البكاء وهم كانوا سعداء لرؤيتي. |
| Ve soprano bölümünde birçok güzel kız vardı gerçekten de. | TED | و كان هناك الكثير من الفتيات اللطيفات في قسم الاصوات العالية,كما اتضح. |
| O günlerde evsiz ve ailesiz bir sürü insan vardı. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الناس فى تلك الأيام بلا منازل |
| Evet, o ikisi bir araya geldiği zaman pek çok kahkaha olurdu. | Open Subtitles | أجل، هاتان الإثنتان عندما تكونان مع بعض كان هناك الكثير من الضحك. |
| bir çok konuşmalar oluyor şirketimizin nereye gittiği ile ilgili. | Open Subtitles | لقد كان هناك الكثير من الكلام . بشأن وضع شركتنا |
| Sana söylemek istediğim günler çok oldu. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الأيام التي أردت أن أخبرك فيها |
| O kadar çok et vardı ki buruşuk köpekler gibiydi. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الجلد كان ككلب الـ شار بي |
| çok fazla hastalık vardı, hastalığı farklı şekilde ele aldılar. | TED | كان هناك الكثير من الأمراض، التي اقتربوا منها بشكل مختلف. |
| - Karantinadaki oyunları sevmiş miydin? çok fazla insan vardı. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الناس بالكاد حصلت على فرصة للعب |
| çok fazla kan dökülmüş, insanlar üzerinde doğaüstü bir etki yaratmış. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الوفيات الكثير من الدماء المراقة و المجازر |
| çok fazla insan yoktu bu nedenle hepimiz çok yakındık. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الناس هناك , كنا جميعا مقربين |
| Mimari ve tasarımda birçok program geliştirilmiş daha iyi bir hayat için daha iyi tasarıma doğru yönelen. | TED | كان هناك الكثير من البرامج في العمارة والتصميم التي كانت عن توجيه الناس في الاتجاه لتصميمٍ أفضل لأجل حياة أفضل. |
| Birdenbire buldukları bu yerde, kendileri gibi birçok insan vardı. | TED | وما وجدوه عندما كانوا هناك كان مفاجئة ًللجميع، كان هناك الكثير من الناس مثلهم. |
| Benim durumumda, bu soruya birçok cevap vardı. | TED | في حالتي، كان هناك الكثير من الأجوبة لهذا السؤال. |
| Siktir be. bir sürü insan vardı. Seni tanıyamadığım için üzgünüm. | Open Subtitles | اللعنة, كان هناك الكثير من الناس متأسف بأني لم أتعرّف عليك |
| Ama bokla ilgili bir sürü şey var. Boktan geçilmiyor. | Open Subtitles | لكن كان هناك الكثير من الغائط لقد تصدّر الغائط الواجهة |
| İslamik altın çağı düşünüyorsanız, o zaman bir sürü çeviri vardı. | TED | إذا تفكرتم في العصر الإسلامي الذهبي كان هناك الكثير من الترجمة حينئذ |
| Ama gerçek fiyasko, benimle çıkmak isteyen pek çok erkeğin olmasıydı. | TED | لكن الفشل الحقيقي يكمن في أنه كان هناك الكثير من الرجال يودون لقائي. |
| Bu yangında bir çok şey ters gitti. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الأخطاء في ذلك الحريق |
| Sana söylemek istediğim günler çok oldu. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الأيام التي أردت أن أخبرك فيها |
| O kadar çok duman vardı ki hiçbir şeyi göremiyordum. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الدخان، لم أستطع رؤية أي شيء |