Bir zamanlar insanlar böyle büyülerle nasıl başa çıkıldığını bilirmiş. | Open Subtitles | كان هناك وقت عندما عرف الرجال كيف يقاوموا السحر الأسود |
Bir zamanlar senden güzel bir söz duyabilmek için hayatımı verirdim. | Open Subtitles | كان هناك وقت كنت لأمنح فيه حياتي مقابل كلمة طيبة منك |
Bir zamanlar içimde eşimi hiç unutamayacağıma dair bazı hisler vardı. | Open Subtitles | كان هناك وقت اعتقدت فيه أني لن أنسى حبي لزوجتي أبداً |
İnsanların düşünmek için zaman ve yerleri olduğu zamanlar vardı | Open Subtitles | كان هناك وقت كان الناس يملكون فيه مفهوماً للزمان والمكان |
Çok az zaman vardı ve başka bir yolu yok görünüyordu. | Open Subtitles | كان هناك وقت ضئيل جدا,و,حسنا بدا أنه ليس هناك طرية أخرى |
Öyle mi, Bir zamanlar benim de sana ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | أجل، حسنا، كان هناك وقت كنت أحتاج لك فيه، أيضا |
Bir zamanlar beni görmeyeceğinden çok korkuyordum şimdiyse bir gülüşünü görsem yetecek. | Open Subtitles | كان هناك وقت كنت أخاف ألا تراني ولبآن أتمنى أن تبتسم فقط |
Bu işte Bir zamanlar dünyanın gözlerine sahiptiler. | Open Subtitles | كان هناك وقت عندما كانوا محط أنظار العالم بأكمله. |
Bir zamanlar her şeyi ilk duyan ben olurdum. | Open Subtitles | بالطبع، كان هناك وقت عندما أكون أول من يعلم |
Bir zamanlar herkesi tanırdım. | Open Subtitles | حسنا كان هناك وقت يوما ما كنت اعرف الجميع |
Bir zamanlar... ben 20 yaşındayken, sana söyleyeceğim şeylerin listesini yapardım. | Open Subtitles | كان هناك وقت حينما كنت في حوالي العشرين من عمري كان هناك الكثير من الأمور حيث أردت إخبارك بها |
Bir zamanlar bu benim için de yeni bir şeydi. | Open Subtitles | كان هناك وقت عندما كانت تلك أخبار لى ,أيضا. |
Bir zamanlar Papa'nın huzuruna çıkan bir rahip varmış. | Open Subtitles | كان هناك وقت. هناك هذا الكاهن الأبرشي يصعد إلى البابا |
Anladın mı? Bir zamanlar herkesi tanırdım. | Open Subtitles | حسنا كان هناك وقت يوماُ ما كنت أعرف الجميع |
Evet, çünkü düşünürsen Bir zamanlar dünyanın yuvarlak olduğunu bilmiyorduk ya da atom diye bir şeyi filan çünkü gözlemleyecek teknolojimiz yoktu. | Open Subtitles | نعم، لأنك لو فكرت بالأمر كان هناك وقت لا نعرف فيه بوجود العالم أو وجود الذرات أو أي شيء حسناً |
Her zaman bu kadar sıkı değildim. Benim de eğlenceli olduğum zamanlar vardı. | Open Subtitles | أنا لم أجرح بهذه الشدّة دائما كان هناك وقت عندما كنت مرحة |
Onu heryere izleyeceğim zamanlar vardı, ama şimdi tek yaptığımız kafa tokuşturmak. | Open Subtitles | كان هناك وقت أتبعه أينما ذهب لكن كل ما نفلعه الآن هو القتال |
Ülkemizin zulüm ve korku olmadan zenginleştiği zamanlar vardı. | Open Subtitles | كان هناك وقت على تلك الارض تعيش بدون خوف او وحشيه |
Yapay zekânın bir şaka olduğu bir zaman vardı. | TED | أنت تعلم، لقد كان هناك وقت حيث كان الذكاء الاصطناعي مجرد مزحة. |
Sana onunla nasıl temas kurabileceğini söyleyebileceğim bir zaman vardı, ...ama o zaman geride kaldı. | Open Subtitles | كان هناك وقت متى أنا كان يمكن أن أكون قادر على إخبارك كيف للإتّصال به، لكن ذلك الوقت عبر. |
Bir keresinde korsanların peşindeyken beni kurtarabilmek için otobanı 90 km boyunca kapatıp elleriyle oradan çıkarmıştı. | Open Subtitles | كان هناك وقت كُشفت من قِبل المختطفين سدّ 60 ميل من الطريق السريع لإيجادي وإستخرجني من شاحنة حصى باليد |
Eskiden bir ara Penny'e karşı bir şeyler hissediyordum ve onun da bana karşı boş olmadığını sanıyordum çünkü sarhoş olup benimle yatmıştı. | Open Subtitles | حسناً، كان هناك وقت حين كنتأشعربشيءلــ "بيني" وظننت أنها تستلطفني، أيضًا، لأنها ثملت و تعرت وصعدت للفراش معي |
Onu senin de yenge çağırabileceğin zamanlar olmuştu. | Open Subtitles | كان هناك وقت كان بأمكانك ان تدعوها بزوجة أخيك أيضا |
Yarın uygun bir zamanı olursa sevinirim. | Open Subtitles | سأكون ممتنا إن كان هناك وقت مناسب بالغد رقم الهاتف موجود بالخلف |