Halen, sanal olan ile fiziksel olan arasında büyük bir kopukluk var. | TED | ولا يزال هناك قطع اتصال كبير في الوقت الراهن بين الإفتراضية والمادية. |
Farklılıklardan gücenmeyip onlara hayran kalıyorlar, bu büyük bir zihniyet değişimi ve bunu hissedince daha fazla olmasını istiyorsun. | TED | ليسوا مُهانون بسب الاختلافات ولكن معجبون بها وهذا تغّيرٌ كبير في الفكر وعندما تشعر به، تريده أن يحدث أكثر |
Peki burada ne olmuştu? Bu ormanda büyük bir ekonomik yıkım yaratmıştık. | TED | فماذا حدث هنا ؟ لقد صنعنا فشل اقتصادي كبير في هذه الغابة. |
2000 yılında, Almanya'da büyük bir fuar vardı. | TED | عام 2000، كان هناك معرض كبير في ألمانيا. |
Bir keresinde şiddetli bir kalp krizi geçiren bir yaşlı hastaya müdahele etmiştim. | TED | اهتممت مره برجل كبير في السن و الذي كان لديه ازمة قلبية كبيرة |
Bu hızla süregelen gelişme günümüzde Çin'in yakasını bırakmayan kirliliğe de büyük ölçüde neden oldu. | TED | وهذا التطور سريع الخطى كما ساهم بشكل كبير في التلوث وهذا الذي يخيف الصين اليوم. |
Eminim o kapının arkasında çok büyük bir şey var. | Open Subtitles | أراهنكَ بأنه بوجد شيء كبير في الجانب الآخر من الباب |
Endüstriyel süreçlerde büyük bir etkisi olan tüm kalite kontroller, istatistikler tarafından desteklenmektedir. | TED | كلها في ضبط الجودة، التي لديها تأثير كبير في عمليات التصنيع، مدعومة بالإحصاء. |
Vardiyasından önce, önünde büyük bir kartal olan aptal üniformasıyla buraya gelir. | Open Subtitles | يأتي إلى هنا قبل أن يُبدل زيّه الغبي، نسر كبير في المقدمة. |
Biri Racetrack'de, tek bir atın bile adını bilemeden, büyük bir meblağ kazandın. | Open Subtitles | أنتي فزتي بمبلغ كبير في مضمار بيري للسباق دون تذكر اسم الحصان واحد، |
Ama bu yeni sistem, yakıt tüketiminde büyük bir tasarruf demek. | Open Subtitles | ولكن هذا النظام الجديد سيؤدي الى إنخفاظ كبير في إستهلاك الوقود |
Ama bu yeni sistem, yakıt tüketiminde büyük bir tasarruf demek. | Open Subtitles | ولكن هذا النظام الجديد سيؤدي الى إنخفاظ كبير في إستهلاك الوقود |
Sizinle başarısız oluyor, sonra da caddenin karşısından büyük bir hit kapıyor? | Open Subtitles | يفشل في قناتكم ثم يحصل على دور كبير في قناة أخرى ؟ |
Birkaç saat önce aramaya başladılar. Duvarda büyük bir çatlak varmış. | Open Subtitles | بدأنا نرصد ذلك منذ ساعتين وجود شق كبير في لحام البدن |
O zamanlar kıymetini bilmediğim şey ise, tedavimde ve iyileşmemde büyük bir rol oynayacak olan işimdi. | TED | والذي لم أقدره آنذاك، فالعمل لعب دور كبير في علاجي واستردادي للعافية. |
Richmond'da büyük bir evleri vardı, orada oğulları ve iki hizmetçiyle yaşıyorlardı. | Open Subtitles | لقد كان لهم منزل كبير في ريتشموند و كلاهما كان يعيش هناك مع ابنهم و بضعة خادمات |
Ama en azından yaşlı, doğal ve onurlu bir ölüm oluyordu. | Open Subtitles | ولكنه على الأقل كبير في السن و مات موته محترمة ووقوره. |
Bir zamanlar güvenlik görevlisi olarak çalışmıştım Memphis'de, büyük bir ofis binasında. | Open Subtitles | عملت كحارس أمن لفترة طويلة مكتب مبنى كبير في " ممفيس " |
Bazı geniş kolonilerin var olmasına rağmen, yarısından çoğu son 50 yılda yok oldu ve petrol kirliliğinin bunda etkisi çok büyük. | Open Subtitles | ،بالرغم من أن المستعمرات الكبيرة تدوم لكن نصفهم ارتحل خلال الخمسين سنة الماضية ويظن أن التلوث النفطي له دور كبير في ذلك |
Arılar şehir merkezlerine gelen trenlerle yanlarında polenleri de getiriyorlar ve şehirler onlar için büyük bir süpermarket. | TED | مع قدوم القطارات إلى الحلقات الحضرية ، يمكنها حمل حبوب اللقاح معها ، الحبوب الخفيفة جداً وأنه يوجد سوق كبير في المدينة |
Planlamada basit bir değişiklik, insan trafiğinde kocaman bir farka ve bağlarımızda kazara değişimlere neden olur. | TED | تغير بسيط في التخطيط اختلاف كبير في تزاحم الناس والعثرات العرضية في شبكة التواصل |
Evet ama kocasinda ciddi bir kalp ritim bozuklugu var, ve küçük bir kus bana dedi ki plasebo grubundaymis. | Open Subtitles | لكن زوجها يعاني من قصور كبير في عمل القلب وقد سمعتُ خبراً بأنه ليس من المجموعة التي تُعطى الدواء الفعلي |
Morada'daki Hristiyanlar Merkezi'nde büyük bir toplantı var. | Open Subtitles | هنالك " راي " سيارات كبير في مركز " كريستيان " في " مورادا " |