Her sabah omuzlarına bir battaniye dolardı. | Open Subtitles | كان دائما لديه غطاء يربطه حول كتفيه مثل العباءة. |
Göğsüne yeşil bir ejderha ve omuzlarına da kelebekler. | Open Subtitles | تنين أخضر على صدره و فراشة على كتفيه |
Ve gitti, her üç metrede bir omzunun üstünden arkasını kontrol ederek. | TED | وذهب بالفعل، ينظر من خلف كتفيه كل عشرة خطوات. |
Yürüyüşüne, omuzlarını silkme şekline ve babaannemin onun hakkında konuşmamasına bakılırsa... | Open Subtitles | طريقتهُ في المشي الطريقة الّتي هزَّ فيها كتفيه طريقةُ جدّتي بأنّها لم تتحدثُ عنهُ |
Ölü adamın kolunu alıp omzuna attığını, böylece onu yürüterek götürdüğünü söyledi. | Open Subtitles | قال لي ديف أنه وضع ذراعه حول كتفيه ومشى به خارجا |
Omzunda bir şey taşıyarak... binadan çıkan birini gördünüz mü? | Open Subtitles | هل رأيتى أى أحد يخرج من هذا المبنى ويحمل شيئا فوق كتفيه مثل شوال كبير ؟ |
Pozisyonunuzu alın ve omuzuna yüklenin. | Open Subtitles | هَيّأَ رجلُكَ وركز علي كتفيه بشدة. فهمتم؟ |
Hayır, o midesinde. Omzundaki gerginlik hapisten. | Open Subtitles | كلا, ذلك في معدته أما تأثير السجن فهو في كتفيه |
Ve Diamonds'ın tam merkezinde genç fenomen Marc O'Sullivan var ve bu akşam Omuzlarında ağır bir yük var. | Open Subtitles | و في وسط فريق الماس يوجد ماركوس سوليفان ، الظاهرة الشابة و هو يحمل الكثير من الاوزان على كتفيه |
Onun omuzlarına böyle bir sorumluluk yüklemek, bir oğlandan erkeklik beklemektir! - Aristotle, boşa laf harcıyoruz. | Open Subtitles | -لم تريد وضع المسؤلية على كتفيه وهو مازال صغير السن |
Ama onun, omuzlarına dökülen uzun saçları vardı. | Open Subtitles | لكنه يملك شعرًا طويلًا حتى كتفيه |
omuzlarına baktı ve kocaman bir yara gördü. | Open Subtitles | نظر إلى كتفيه ورأى جرحا طويلا. |
Ve ondan sonra omzunun arkasından baktım. İntikam almaktan daha iyi bir şey başardım. | Open Subtitles | وسيظل يتلفت وراء كتفيه بعدها استطعت فعل شيء أفضل من الانتقام |
Hey, Tanrı amcama kafayı omzunun üstünde süs olsun diye vermedi. | Open Subtitles | أنت أيها الرجل, عندما أعطى الله عمي رأساً فوق كتفيه... لم يعطيه إياه من أجل الزينة فقط |
...tehlikeli kuyruğuyla daha iyi nişan almak için kafasını omzunun üzerinden çevirir. | Open Subtitles | يقوم بإدارة رأسه للخلف..." "... حتى ينظر لفوق كتفيه كي يصوب أرجحة ذيله" "الخَطر بشكلٍ أفضل |
"Evet" derken, başını "hayır" der gibi salladığını, hafifçe omuzlarını silktiğini görebilecek misiniz bir bakın. | TED | شاهد الآن إذا كنت تستطيع إكتشافه يقول، "نعم" بينما يهز رأسه "لا". يهز كتفيه قليلا. |
omuzlarını öne doğru ittiğinde ise dalış hareketini yapar. | TED | عندما يدفع كتفيه للأمام، يبدأ بالهبوط. |
Zarfa bir baktı, omuzlarını silkti mektubu okumadan cebine tıkıştırdı. | Open Subtitles | نظر إلى الظرف ، وهز كتفيه... ثم وضعها في جيبه مباشرة... بدون قراءتها. |
Fabrikadaki işinden eve döndüğünde onu karşılamak için koşardım beni omzuna oturturdu. | Open Subtitles | .. كنت أركض لمقابلته عندما كان يعود من العمل في المصانع وكان يحملني على كتفيه |
Kevin kafasında bir boynuzu olabilir fakat Omzunda bir çip bulunmuyordu. | Open Subtitles | من الممكن ان يكون لكفن قرن فوق رأسه ولكن لا يوجد شريحه على كتفيه |
Pozisyonunuzu alın ve omuzuna yüklenin. | Open Subtitles | هَيّأَ رجلُكَ وركز علي كتفيه بشدة. |
Omzundaki de Bayan White. | Open Subtitles | وتلك السيدة (وايت) على كتفيه. |
Sırt ve Omuzlarında da yanık izlerine benzeyen yaralar var. | Open Subtitles | و هناك ما يبدو أنه حروق فوسفوريه على ظهره و كتفيه |
- Evet, Thayer hakkında olan şu şey, o çok iyi bir çocuk, ama keza bu omuzunda büyük bir yük. | Open Subtitles | نعم ,هذا الشيئ عن ثاير , انه شخص جيد لكن لديه ايضا المسؤلية الكبري علي كتفيه |
Böylece gölgem arkaya vurur, kendi omuzundan bakan bir dev gibi. | Open Subtitles | بحيث يعكس ظلي خلفي ويبدو كعملاق ضخم ينظر الى كتفيه |