| Her yıl büyüdüğü yeri hatırlayıp yardım ettiğiniz için çok teşekkürler. | Open Subtitles | شكراً لكِ كثيراً على تذكّـركِ و مساعدتكِ للمكان الذي تربَّـت بهِ |
| Geçen gün verdiğin tavsiye için çok teşekkür etmek istiyorum. | Open Subtitles | أردتُ شكراً كثيراً على النصيحة التي نصحتيني بها ذالك اليوم |
| Hayatımda bana bağışladığın her şey için çok teşekkür ederim. | Open Subtitles | أحمدك حمداً كثيراً على كل شيء باركته لي في حياتي |
| Bu oda bazı şeyleri rahatlıkla konuşmak_BAR_ için fazla resmi. | Open Subtitles | هذه الغرفة مُترفة كثيراً على مثل حديثنا هذا |
| Evet, öyle ama bu okul için fazla iyi. | Open Subtitles | أجل في الواقع أظنها جيدة كثيراً على المدرسة |
| Bir keresinde annem o kadar çok gülmüş ki, babam çok sinirlenmiş. | Open Subtitles | في الحقيقة ، لقد ضحكت كثيراً على ذلك الوصف ولهذا غضب كثيراً |
| Normalde ergen rüyalarına çok fazla anlam yüklemem ama bu oldukça açıklayıcı görünüyor. | Open Subtitles | عادةً، لا أُعوّل كثيراً على أحلام المراهقة, ولكن هذا الحُلم بالتحديد مقلق جداً |
| Yine bir şekilde yapacağım lakin geriye dönmek için çok ilerledim. | Open Subtitles | سأصنعه مجدداً بطريقة ما ولكنني أحرزت كثيراً على أن أعود الآن |
| Bir ipucu bulmak için çok çabaladım, | Open Subtitles | لقد كنت أعتمد كثيراً على اكتشاف شيئ قد يساعدني |
| O saldırganların arasından oğlumuzu kurtardığınız için çok teşekkürler. | Open Subtitles | نشكرك كثيراً على إنقاذك لابننا من الغوغاء القتلة |
| Şarkı için çok teşekkür ediyoruz, ama ne yazık ki çevreye rahatsızlık veriyoruz, bu nedenle bekleme odasına geçmenizi rica edeceğim | Open Subtitles | شكرا لكم كثيراً على هذا الغناء و لكن للأسف لدينا بعض المخرِّبين لذلك يجب أن أط منكم أن تخرجوا قليلاً |
| Bizi de gördüğünüz için çok teşekkürler. | Open Subtitles | حسناً, شكراً لكم كثيراً على زيارتنا اليوم |
| - Cameron, yemek için çok teşekkürler. | Open Subtitles | اجل نعم كاميرون شكرا لك كثيراً على الغداء |
| Kaçırıldığımda neşe kaynağıma göz kulak olduğun için çok teşekkürler. | Open Subtitles | أشكرك كثيراً على اعتنائك بلفافة سعادتي أثناء اختطافي |
| Avrupalılar için çok fazla. | Open Subtitles | هذا يعد كثيراً على الأوروبيين. |
| Yüksek bir mevkide olduğu için fazla baskı olmuştur. Sözünden dönmek istemesi mevkisini düşürecekti. | Open Subtitles | أصحاب الرتب العالية سيضغطون كثيراً على أصحاب الرتب المنخفضة الذين يرغبون بالترقية |
| Oda arkadaşlığı için fazla yaşlıyım. | Open Subtitles | لقد كبرت كثيراً على تحمل زميل غرفة |
| Kenny, bunun için fazla büyümüşsün. | Open Subtitles | كيني أظن أن قد كبرتُ كثيراً على هذا |
| Biyoçiple o kadar meşguldüm ki kendimi saldırılara karşı savunmasız bıraktım. | Open Subtitles | لقد ركّزتُ كثيراً على تلك الرقاقة الحيويّة لدرجة سمحتُ بتعرّضي لهجوم. |
| Mesela tam şimdi toplara çok fazla odaklanırsam, aynı anda hem gevşeyip hem de sizinle konuşmam mümkün değil. | TED | لذا على سبيل المثال، الآن، إن ركزت كثيراً على الكرات ، لن يكون هناك مجال للاسترخاء والتحدث معكم في نفس الوقت. |
| Radyoda o kadar çok şey zırvalıyorlar ki, insan hangi birine inanacağına şaşırıyor. | Open Subtitles | يتحدثون كثيراً على الراديو، لا نعرف ماذا نصدق. |