| Benim işim çocuklara yalan söylemek ama dürüst yalanlar. | TED | عملي هو الكذب على الأطفال، و لكنها كذبات بيضاء. |
| Bunlar küçük beyaz yalanlar, ama yine de, para harcamamış oluyorum. | Open Subtitles | هي كذبات صغيرة بيضاء لكنها أنت تعرف أنا أوفر المال |
| Onu, yalan söylerken yakalasaydım yeni yalanlar söylerdi, ve daha fazla yeni yalan olurdu. | Open Subtitles | وإن فضحتُ كذبه فسيروي كذبات جديدة ويُتبعها بكذبات جديدة أخرى |
| O şakaları saklamak için söylenen uzun ve ustalıkla hazırlanmış yalanlarla olur. | Open Subtitles | ليس عبارة عن قول كذبات طويلة محبوكة باحتراف لتغطية مزحات أخرى |
| Sakin ol. Bunlar sadece küçük aptal bar yalanları. | Open Subtitles | استرخي, انها فقط كذبات حانة سخيفة و صغيرة |
| Onu üzdün. Ona ne yalanlar söyledin? Yalan söyleyen ben değilim, dostum. | Open Subtitles | إنكَ فعلتَ هذا بهِ، أغضبته، الآن، أيّ كذبات أخبرته بها؟ |
| Gerçekle yüzleşmesinler diye ufak yalanlar eklerler. | Open Subtitles | يضيفون إليها كذبات صغيرة لكي لا يواجهوا الحقيقة |
| Bunlar erkekleri neden aramadığımızı göstermek için söylediğimiz yalanlar. | Open Subtitles | هذا كذبات نخبرها لأنفسنا لتبرير لمَ الرجال لا يتصلواْ بنا |
| Soruma cevap ver. Bu profesör sana ne gibi yalanlar söylüyor? | Open Subtitles | أجيبي سؤالي أيّ كذبات يخبرك بها ذلك البروفيسور؟ |
| Eğer aranızda yalanlar varsa tören işe yaramıyor. | Open Subtitles | الاحتفال لن يتم طالما ثمّة كذبات تحول بينكما. |
| Bunların hepsi, Will Schuester şefliğindeki yalanlar. Hain! | Open Subtitles | هذه جميعها كذبات مدبرة من قبل ويل شوستر هذا قد يفاجأك سو |
| Beyaz yalanlar, yarım gerçekler, açıklanamayan devamsızlıklar seste bir dönüş, masumiyetin aşırı protestosu. | Open Subtitles | كذبات بيضاء ، أنصاف حقائق غيابات غير مبررّة تغيير في الصوت ، فرط الشكوى من البراءة |
| Kocaman, 2 hafta boyunca süren yalanlar söylerler, çünkü insandırlar. | Open Subtitles | يقولوةن كذبات عملاقة لأسبوعين لأنهم بشر |
| Sanki öyle bir yerde uyandım ki yalanlar benimkinden daha büyük. | Open Subtitles | ...انه اشبه بالنهوض في مكان كذبات اكبر حتى مما قلتها |
| Striptiz kulüpleri, yalanlar benim tarzım değil. | Open Subtitles | نوادي التّعري، كذبات... هذا ليس أفضل منظر لدي.. |
| Ancak amcanın sana söylediği yalanlar seni korumak içindi. | Open Subtitles | لكنّ كذبات عمّك كانت بغرض حمايتك. |
| Hepsi kokuşmuş yalanlar. | Open Subtitles | كلها كذبات عفنة ، كلها |
| Siyah adama ise Beyaz yalanlarla dolu tabak kalır | Open Subtitles | "و كل ما يحصل عليه الرجل الأسود" "هو طبق من كذبات البيض" |
| - Unutmamız gereke yalanlarla. | Open Subtitles | كذبات أجبِرنا على تلقيها. |
| Burada durup yalanlarla suçlanmayacağım. | Open Subtitles | لن اتهم على كذبات بهذه الغرفة |
| yalanları iyi bile değil. | Open Subtitles | هذه ليست كذبات جيدة حتى |
| Bu adamın yalanları. Vay. | Open Subtitles | كذبات ذلك الرجل |