Her zaman farkındasındır Watson eğer farkında olmasan bu bir Kefaret olmaz. | Open Subtitles | حسناً أنت دائماً تعرفيه واتسون وإن لم تعرفيه فلن تكون له كفارة |
Öpücük gibi tatlı bir şey için, peder bile Kefaret ödeyemez. | Open Subtitles | منأجلشيءحلو كالقبلة, لاتحتاج كفارة من القسيس |
Kefaret denen çok kullanışlı bir şey vardır. | Open Subtitles | حسنا ، فى هذه الأوقات يوجد شئ بالمتناول يسمى كفارة |
Şimdi seninle konuşarak Büyük Sessizlikte yeni bir ceza daha kazandım. | Open Subtitles | الآن لقد حمّلتكِ كفارة أخرى و ذلك لحديثي إليكِ أثناء الصمت العظيم. |
Ama ben kimsenin kefareti değilim. | Open Subtitles | و لكننى لست كفارة ذنوبك. |
Senin kurtuluşun ve benim kefaretim, değil mi? | Open Subtitles | ولكني اسدد كفارة ما .. اليس كذلك ؟ |
Bu senin kefaretin. | Open Subtitles | هذا هو كفارة ذنبك. |
Bunun günahı ödenemez. | Open Subtitles | ليس هنالك كفارة لما فعلتـه |
Hak ettiğimi buluyorum, bu bir Kefaret. | Open Subtitles | هذا ما استحقه إنها كفارة عن أخطأئي |
Ne Kefaret, ne de ceza? | Open Subtitles | اى كفارة و اى عقاب؟ |
Kefaret mi? | Open Subtitles | كفارة ؟ |
Kefaret kızartması. | Open Subtitles | كفارة مقلية |
Kefaret. | Open Subtitles | كفارة ذنب |
Bunun bir ceza olması gerekiyordu, ödül değil. | Open Subtitles | أنه يفترض أن يكون كفارة , وليس جائزة |
Acı onun kefareti. | Open Subtitles | والألم كفارة لها |
Senin kurtuluşun ve benim kefaretim, değil mi? | Open Subtitles | ولكني اسدد كفارة ما .. |
Tapınakta, Kâhin Herkül'e sadece korkunç bir kefaretin günahlarını temizleyebileceğini söyler. | Open Subtitles | فى (ديلفاى) ستخبر العرافة هرقل) أنه لن ينفع سو كفارة كبيرة) لتُغفر له جرائمه |
Bunun günahı ödenemez. | Open Subtitles | ليس هنالك كفارة لما فعلتـه |