"كلهُ" - Translation from Arabic to Turkish

    • Hepsi
        
    • Tüm
        
    • Her
        
    • Bütün
        
    • tamamen
        
    Hepsi sinir hastası olan bir adamın kafasında yarattığı şeyler. Open Subtitles هذا كلهُ في عقل رجل يعاني من إنهيار عقلي بالكامل
    Telsizde bir yanlış anlaşılma olmuş Sayın Yargıç Hepsi bu. Open Subtitles هذا كلهُ من المذياع ؛ حضرة القاضية هذا كل شئ
    Hepsi, adli kanıta yakınlığıyla ilgili. Open Subtitles الأمر كلهُ بشأن إقترابكَ من الأدلة الجنائية
    Tüm Pasifik'e benim olduğunu göstermenin yolu bu. Open Subtitles هكذا يُمكنني أن أُظهِر للمُحيط كلهُ بأنّــك لي
    Her zaman dediğim gibi, yardımcılarım sıkı çalışıyorlar. Herkesin bilmesini isterim ki durumu kontrol altına almaya çok yaklaştık. Open Subtitles كما قلت جميع الضباط يعملون بجد ونريد ان نعلم المجتمع اننا قريبون من السيطره على الموقف كلهُ
    Kapıları öğrenmen Bütün akşam sürer, etrafı sularla çevrili bir yer gerekli. Open Subtitles إذا كنا سنفعل هذا, سنحتاج أن نتمرن الليل كلهُ و مكان محاط بالماء لفعل ذلك
    Akşam, tamamen kilitleniyor. Giriş katı camları kapatılıyor. Open Subtitles فى المساء يغلقون المكان كلهُ, يغلقون نوافذ الدور الأرضي
    Hayır, hayır. Hepsi bu sürece dahil. Open Subtitles كلا, كلا, كلا, إن هذا كلهُ جزء من العملية
    Bunların Hepsi adamın ayaklarından asıldığını gösteriyor. Open Subtitles هذا كلهُ متوافق بكونهِ معلقٌ بالمقلوب من كاحلهُ
    Bunların Hepsi,sadece bir saniyeliğine bize onlardan biriymişiz gibi davranmalarının mümkün olduğunu düşündüğüm için oldu. Open Subtitles هذا كلهُ لأني سمحت لنفسي لأصدق ، لدقيقة واحدة, إنهم يمكنهم معملتنا كإننا منهم.
    Hepsi kardeşinizin kanı mı bilmiyoruz. Open Subtitles نحنُ لا نعلم أن كانّ ذلِكَ كلهُ دم أخاكِ
    Hepsi benim yüzümden oldu. Nasıl ceza almam? Open Subtitles هذا كلهُ حدث بسببي فكيف يمكنني إلا أكون مشاركة ؟
    Bu yastık, bu resim... Hepsi onun. Evet. Open Subtitles هذه الوسادة وهذا المكان , كلهُ ملكها
    Hepsi Mary'nin kendi işi ama bence onu cesaretlendirmeliyiz. Open Subtitles إنه كلهُ عملُ "ماري" الخاص، ولكني أعتقد بأننا يجب أن نُشجِع عليه
    O bizim en iyimiz, bu da Tüm bunların kafa karıştırdığının nedeni. Open Subtitles إنه الأفضل لدينا، السبب أن هذا كلهُ مُربك جدًا.
    Tüm bunları hatırlayamadığı iki kişi için fırlatıp atmayacaktır. Open Subtitles إنهُ لن يبتعد عن هذا كلهُ من أجل شخصين لا يتذكرهما أبداً
    Tüm maçı tribünlerdeki insanlara ve sahadaki futbolculara bağırarak geçirdi. Open Subtitles أقصد لقد أمضى الوقت كلهُ يصرخ على الناس في الملعب, و كذلك على اللاعبين في أرضية الملعب
    İstediğin Her şey burada. Open Subtitles كلهُ موجود ف عقلك, أنا فقط سألفت أنتباهك أليه
    - Hayır. Yarım saat içinde yiyeceğiz ama Her şey hazır. Open Subtitles -لا لست كذلك، سوف نأكل بعد نصف ساعة لكن كلهُ مُنتهي
    Bak, Her şey salıya kadar bitecek demiyorum. Open Subtitles أنظري، أنا لا أقول بأن الأمر كلهُ سينتهي يوم الثلاثاء
    Bütün paketi görsün. Open Subtitles سيارة الأسكلايد هنا . مهلاً . تأكّد بأن يراهُ كلهُ
    Geceleri, haftasonları. Bütün pazar boyunca güleceğim. Open Subtitles . في الليل , في العُطل . سأضحك في يوم الأحد كلهُ
    Dönemi Küba Füze Krizi'yle gezegeni tamamen yok etme eşiğine getirerek sonlandırdınız. Open Subtitles و تممتم الأمر بدفع الكوكب كلهُ الى حافة الدمار خلال أزمة الصواريخ الكوبية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more