Onlara borçlu olduğun Tek şey minnettarlık, hepsi bu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي تدين لهم به هو الشكر هذا كلُ شيء |
Çok yorgunlar, hepsi bu. Merak etme. Artık sana zarar gelmeyecek. | Open Subtitles | إنهم تعبونَ فقط هذا كلُ مافي الأمر لا تقلقي لن يؤذيكِ شئ بعد الآن آسف |
Evet, ufak bir yanlış anlaşılma oldu sadece, hepsi bu. | Open Subtitles | أجل، لقد كان الأمر مجرد سوء فهمٍ فقط هذا كلُ ما في الامر |
Aslında herkes algoritma kullanır. | TED | في الواقع، يستخدمُ كلُ شخص الخوارزميات. |
herkes bunun nasıl mümkün olduğunu çözmeye çaşıyordu. | TED | كان كلُ واحد فينا يحاول معرفة كيف كان ذلك ممكنًا. |
Şimdi Tek yapmamız gereken bunu takip etmek sonra da evdeyim, | Open Subtitles | والآن كلُ ما علينا أن نتبع هذا، ونكون بالمنزل |
Tek istediğim yemek, banyo ve temiz çarşaflardı. 1 milyon $'ın peşinde değildim. | Open Subtitles | كلُ ما أردته وجبة جيدة و ربما حماماً دافئاً ملابس نظيفة |
Kadınların hepsi de hızlandırılmış hamilelikten ölmüş. | Open Subtitles | كلُ النساء الذين ماتوا من الحمل المتسارع |
Bunların hepsi battığında, biliyor musun sende ne kalacak? | Open Subtitles | وعندما يذهب كلُ ذلك هباءً منثوراً، أتعلمين ماذا يتبقى لكِ؟ |
Yardımını. Gerçekten, hepsi bu. | Open Subtitles | ان تساعدني ، هذا كلُ مااريده حقاً |
- Hediyelerin hepsi Hawaii temalı. | Open Subtitles | كلُ الهدايا سيكون عليها طابع هاواي |
Yaptığınız iş bu. Bunların hepsi çalıntı. | Open Subtitles | هذا ما تقوم بعمله، أعني، كلُ هذه مسروقة |
Yazdıklarımın hepsi doğruydu. | Open Subtitles | كلُ ماقمتُ بكتابته أنا كان صحيحاً. |
hepsi bu, Sayın Yargıç. | Open Subtitles | هذا كلُ ما لديّ، سيادة القاضية. |
Umarım herkes güzel bir hafta sonu geçirmiştir. | Open Subtitles | آملُ أن يكون كلُ واحد منكم حصل على عُطلة نهاية الأسبوع مُريحة |
Sonra yükselebilirsen, herkes seni tercih edecektir. | Open Subtitles | و بعدها تستطيعي أن تكوني من الأعلى, و لكن كلُ شخصٍ لديه شيئٌ يفضله , إذن. |
herkes beni terk etti... Falcım, tarotçu... | Open Subtitles | كلُ شخصٍ قد هجرني, طبيبتي النفسية والساحرة قارئة البطاقات |
herkes etrafındayken yapamadığından çağrıyı duydun. | Open Subtitles | سمعتِ النداء بينما لم يسمعهُ كلُ من حولك |
Vahşilerdir. Tek bildikleri şey vahşet. | Open Subtitles | هؤلاء الرِجال عنيفين كلُ ما يعرفوهُ هو العُنف |
Bütün bunları bitirecek Tek bir olay var. | Open Subtitles | هُناكَ شيءٌ واحِد سيجعلُ كلُ شيء على ما يُرام |
Tek bilmeni istediğim nasıl hissettiğini biliyorum. | Open Subtitles | كلُ ما أريدُكَ أن تعرفَه هوَ أني أعرفُ ما تشعرُ بِهْ |