Gatwood görüşmesini iptal edip diğer her şeyi ertelemeni istiyorum. | Open Subtitles | أنا ستعمل بحاجة لك لإلغاء غاتوود ودفع كل شيء آخر. |
diğer her şeyi de normaldir herhalde. | Open Subtitles | وأنا على افتراض كل شيء آخر هو ما ينبغي أن يكون |
Annem ne zaman kızsa kızgın olduğu şeyler dışında dünyadaki diğer her şeyi unutur. | Open Subtitles | كل مرة تكون أمي غاضبة تنسى كل شيء آخر في العالم ماعدا الشيء التي هي غضبانة بشأنه |
Geriye kalan her şey bir hayal, boyanmış tahta bir at gibi. | Open Subtitles | و كل شيء آخر بدا و كأنه وهم مثل حصان مصنوع من الخشب |
Fakat tüm bu korunmasızlık içerisinde, tıpkı daha da iyi olmaya çalıştığımız diğer her şey gibi gelişim gösteririz. | TED | لكن من خلال كل ذلك الضعف، كما في كل شيء آخر نسعى دائمًا لنكون الأفضل فيه، نحن نشاهد تقدمًا. |
Fakirlere verdiğimiz daha çok paranın işe yaradığının daha çok kanıtı oldukça onlara verdiğimiz başka her şeyi daha çok ele almalıyız. | TED | كلما أعطينا الفقراء أموالا أكثر، وكلما حصلنا على أدلة أن هذا الأمر ناجح، كلما أعدنا النظر في كل شيء آخر نمنحه. |
Ama oraya adımını attığında, başka her şey toz olup gider. | Open Subtitles | ولكن عندما كنت خطوة هناك، يذهب كل شيء آخر من النافذة. |
Geriye kalan her şeyle birlikte, değil mi baba? | Open Subtitles | جنباً إلى جنب مع كل شيء آخر صحيح، أبي ؟ |
Ama yine de, diğer her şeyi unuttuğunda bile garip şekilde, bu kadınla ilgili anıları silip atamıyordu. | Open Subtitles | ومع هذا، على الرغم من نسيانه كل شيء آخر تقريباً بغرابة، لم يتمكن أبداً نسيان ذكرى تلك الامرأة |
Kim bilir belki de günün birinde biz de savaşa olan bakışımızı ve diğer her şeyi değiştirmek zorunda kalırız. | Open Subtitles | سيصبح لزاماً علينا تتغير طريقة تفكيرنا في الحرب، وفي كل شيء آخر |
diğer her şeyi almış olduğuna göre, buraya gelme sebebinin, kendime olan güvenimi almak olduğunu tahmin ediyorum, ama kötü haber tatlım. | Open Subtitles | أفترض بما انك أخذت كل شيء آخر أنت هنا من أجل احترامي بذاتي لكن هناك خبر سيء لذلك يا عزيزي |
Hakkında endişelendiğin diğer her şeyi gereksiz gibi gösteriyor. | Open Subtitles | .. ويجعلون كل شيء آخر تهتم به يبدو سخيف نوعاً ما |
Güldüğün zaman yaşıyorsun demektir ve diğer her şeyi unutabilirsin. | Open Subtitles | أوه. عندما تضحك، أنت على قيد الحياة حقا. وكنت قد نسيت عن كل شيء آخر. |
diğer her şeyi muhtemelen geldiğiniz yolda görmüşsünüzdür. | Open Subtitles | كل شيء آخر ربما كنت قد رأيت الطريقة التي جاء. |
Perdeleri değiştirdiler ama geri kalan her şey aynı. | Open Subtitles | لقد غيروا الستائر, ولكن كل شيء آخر بقي كما هو |
Galiba öyle. Zira geri kalan her şey değişti. | Open Subtitles | ، حسناً ، أعتقد أني كذلك لأن كل شيء آخر قد اختلف |
diğer her şey iyi. | Open Subtitles | وأن هناك قاتل طليق، وأني غير موظف، كل شيء آخر بخير. |
Öyleyse, zamanla, diğer her şey gibi, o da yok olacak. | Open Subtitles | عندها مع الوقت مثل كل شيء آخر فإنه سينتهي |
Bu dojo'ya adımını attığında, başka her şeyi dışarıda bırakacaksın. | Open Subtitles | عندما كنت خطوة في هذا دوجو لك ترك كل شيء آخر خارج. |
Fakat başka her şey oldukça temiz görünüyor. | Open Subtitles | لكن كل شيء آخر يبدو هادئ |
Geri kalan her şeyle o ilgilenmeli. | Open Subtitles | علينا أن تتعامل مع كل شيء آخر |
Buraya gelmişken Diğer herşeyi de kontrol etsem iyi olacak sanırım. | Open Subtitles | تخمين كنت أفضل الاختيار كل شيء آخر بينما أنا هنا. |
Dolaplar, genç kızların güvensizliklerini örten ancak... geri kalan her şeyi sergileyen kıyafetler giydiği... zamanlardaki oğlanların ağzı gibi açık. | TED | الأقفال تركت مفتوحة كأفواه المراهقين عندما ترتدي المراهاقات لملابسهن التي تغطي مفاتنهن ولكن تظهر كل شيء آخر. |
Mutluydum. Seninle çok mutluyum ama diğer her şeyden sıkılmıştım. | Open Subtitles | كنت في غاية السعادة بك، وضجرة من كل شيء آخر. |
Sağlık hizmeti kötü ve kaba, hatta öyle kaba ki diğer her şeyin sesini bastırmakla tehdit ediyor. | TED | الرعاية الصحية سيئة، لدرجة أنها تطغى على كل شيء آخر. |