Bu hayattan daha büyük bir adamın vedasıdır, öyle bir adam ki, onun için her şey, yani, neredeyse her şey, imkan dahilindedir, ümidi canlı tutan bir adamın vedasıdır. | TED | هذا وداع رجل كان اكبر من الحياة وداع رجل كان كل شيء تقريبا كل شيء بالنسبة له جائز وداع رجل ابقى الأمل حيا |
Bir kaç dakika içinde benim için her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | كل شيء بالنسبة لي سيكون بخير في بضع دقائق |
Belki senin için öyle ama benim için her şey demek. | Open Subtitles | ربما ليس بالنسبة لك لكنها كل شيء بالنسبة إليّ |
Neyse, bilmelisin ki, sen benim için her şey demeksin ve ne pahasına olursa olsun bunun gerçekleşmesi için her şeyi yapacağım. | Open Subtitles | على أية حال, أريدك أن تعلمي, أنك تعنين كل شيء بالنسبة لي, |
Hayatım benim her şeyim. Özgürlük her şeyim. | Open Subtitles | حياتي تعني كل شيء بالنسبة لي الحرية تعني كل شيء |
"Sevdiğim kadına. Sen benim her şeyimsin." | Open Subtitles | الى المرأة التي احب، فأنت كل شيء بالنسبة لي |
Isabella benim her şeyimdi, ve sen onu benden aldın. | Open Subtitles | كانت إيزابيلا كل شيء بالنسبة لي وأنت أخذتها مني |
Bu benim için her şey demek. Ordu benim ailem. | Open Subtitles | هذا هو كل شيء بالنسبة لي الجيش هو عائلتي |
Bizim için önemsiz, ama onun için her şey demek olabilir. | Open Subtitles | ربما يكون شيئاً صغيراً في نظرنا ولكنه يعني كل شيء بالنسبة له |
Tamamen inanıyorum. Bu benim için her şey demek. | Open Subtitles | أصدقه تماماً ، فهو يعني كل شيء بالنسبة لي |
Soyumuzla gurur duyuyoruz, ve gurur... bizim için her şey demektir. | Open Subtitles | كبرياؤنا عظيم في عشيرتنا ، وهو كل شيء بالنسبة لنا |
Azim ve yürek benim için her şey demektir. | Open Subtitles | الأصرار والعمل الجاد يعني كل شيء بالنسبة لي |
Ve onu korumak için her şeyi yapar. | Open Subtitles | أنها تعني كل شيء بالنسبة له ولن يفعل أي شيء قد يؤذيها |
Ama sonra benim için her şeyi değiştirecek çok önemli bir olay oldu. | Open Subtitles | لكن عندما حدثت واقعة مهمة غيرت كل شيء بالنسبة لي |
Ona bencil olduğunu ve benim için her şeyi mahvettiğini söyledim. | Open Subtitles | أخبرتها بأنها أنانية و أنها أفسدت كل شيء بالنسبة لي |
Hayatım benim her şeyim. Özgürlük her şeyim. | Open Subtitles | حياتي تعني كل شيء بالنسبة لي الحرية تعني كل شيء |
Sana inanmak istiyorum ama arkadaşlarım her şeyim. | Open Subtitles | أردت أن أصدقك لكن أصدقائي كل شيء بالنسبة لي |
Ama asla senin büyüğüm olduğunu unutmadım. her şeyimsin. | Open Subtitles | لكنني لم أنسى أنك زعيمي أنت كل شيء بالنسبة لي |
Bu iş benim her şeyimdi, Norah. | Open Subtitles | - لم أطلب منك ذلك نوره، ذلك العمل كان كل شيء بالنسبة لي |
Tommy onun her şeyiydi. | Open Subtitles | تومي كان بمثابة كل شيء بالنسبة له |
Üç yıl boyunca, benim için her şeydi o. | Open Subtitles | لمدة ثلاث سنوات ، لقد كانت كل شيء بالنسبة لي. |
Benim için her şeyden daha önemlisin. | Open Subtitles | أنتِ تعنين ما هو أكثر من كل شيء بالنسبة لي. |
İstediğiniz kadar benimle alay edin ama okul resimleri benim için çok önemli. | Open Subtitles | اسخروا مني كما تريدون لكن الصورة المدرسية هي كل شيء بالنسبة لي |