Çünkü yaptığın her şey seni suçlu gibi gösteriyor. | Open Subtitles | لإنه يبدو أن كل شيء تفعله يجعلك تبدو مُذنباً بالنسبة لي |
yaptığın her şey kutsanıyormuş. | Open Subtitles | لقد أنعم الله على كل شيء تفعله. |
Burada yaptığın her şey beni ilgilendirir. | Open Subtitles | كل شيء تفعله من الآن وصاعداً هو شأني |
Stevie, ebeveynlerin senin yaptığın her şeyi kontrol etme yetkisi yoktur. | Open Subtitles | والداك لا يسمحون لأحد بأن يسيطر على كل شيء تفعله |
Bu insanlar seni açığa çıkarmak istiyorlarsa, o zaman yaptığın her şeyi izliyor olacaklar. | Open Subtitles | إذا كان هؤلاء الناس يحاولون فضحك فإنهم سيقومون بمراقبة كل شيء تفعله |
Çünkü benim için yaptığın her şeye müteşekkirim. Gerçekten. | Open Subtitles | أنا حقاً أقدر كل شيء تفعله لأجلى |
Bu günlerde yaptığın her şey prosedürlere aykırı. | Open Subtitles | كل شيء تفعله هذا الأيام هو تخريب كل شيء |
O bilgisayarda yaptığın her şey kaydedilir ve düzenli olarak kontrol edilir. | Open Subtitles | كل شيء تفعله عليه يسجل |
Bu aileye yaptığın her şey... | Open Subtitles | هل كل شيء تفعله لهذه العائلة ...يجب أن |
Yani yaptığın her şey, Howard'ın gözünde beni de yansıtıyor. | Open Subtitles | والآن كل شيء تفعله ينعكس عليّ مع (هوارد)، |
yaptığın her şey bizi daha da batırıyor. | Open Subtitles | كل شيء تفعله هو إغراقنا أكثر |
Josh, yaptığın her şey ikimiz ile ilgili. | Open Subtitles | جوش) كل شيء تفعله) يتعلق بنا |
Bazen benim için yaptığın her şeyi herkesten çok kendime bir hakmış gibi görmemek zor oluyor. | Open Subtitles | أحياناً يكون من الصعب عدم التسليم بأن كل شيء تفعله من أجلي أمراً مفروغاً منه |
yaptığın her şeyi, kendi iyiliğin için yaptın. | Open Subtitles | كل شيء تفعله فأنت تفعله من أجل مصلحتك |
Benim için yaptığın her şeyi takdir ediyorum fakat günün birinde işi çok ileriye götüreceksin. | Open Subtitles | أنا أقدر كل شيء تفعله بالنسبة لي، ولكن... واحد من هذه الأيام، كنت ستعمل أعتبر بعيدا جدا. |
Bence muhteşemsin ve yaptığın her şeye bayılıyorum. | Open Subtitles | وأنا احب كل شيء تفعله لماذا ؟ |