Yıllardan beri benim için yaptığın her şey için gerçekten minnettarım. | Open Subtitles | أنت تعلم أني أقدر كل ما تفعله لأجلي على مرّ السنين |
Bence canlı yayın eğlence sektörünün geleceğindeki keşfedilmemiş büyük bir sınır ve orada yaptığın her şey için teşekkür ederim. | TED | أنا اعتقد أن البث الحي هو العائق الكبير وغير المكتشف في تسلية المستقبل، و شكرا لك على كل ما تفعله هناك. |
Senin için demesi kolay. yaptığın her şeyi mükemmel buluyorlar. | Open Subtitles | من السهل أن تقول هذا إنهم يعتقدون أن كل ما تفعله ممتاز |
Eğer bir yerde bilgisayara bağlıysa, yaptığın her şeyi görebilirler, gittiğin her yeri görebildikleri gibi. | Open Subtitles | إذا تم توصيله إلى جهاز كمبيوتر في مكان ما يمكنهم رؤية كل ما تفعله في أي مكان تذهب إليه |
Evlat, hayatta Yaptığın her şeyin, her seçimin bir sonucu vardır. | Open Subtitles | يا بني، كل ما تفعله بالحياة، كل قرار تتخذه له عواقبه |
Bütün yaptığın inlemek! Yaptıklarınla yaşamak zorunda olan benim. | Open Subtitles | كل ما تفعله هو التذمر، أنا من عليه أن يعيش مع ما فعلت |
Burada işleri batırman için bana ihtiyacın yok, Sidney. Yani, yaptığın tek şey hata yapmak zaten. | Open Subtitles | لست بحاجة لمساعدتي لتخفق سيدني، كل ما تفعله هو الأخطاء |
tek yaptığın şey ağacında oturup somurtmak. - Biraz dinlersen... - Neler oluyor? | Open Subtitles | كل ما تفعله هو الجلوس في شجرتك و الإهانة أقصد ما الأمر ما هي المشكلة |
Uzayda yapacağınız ilk şey kilo olarak bunu ödersiniz. | TED | وأول شيء هو كل ما تفعله في الفضاء تدفع عنه بالكيلوغرام. |
yaptığın her şey, benim için yapmış olduğun şeyler çok karanlık ve sen görmüyorsun bile. | Open Subtitles | أعني، كل ما تفعله .. وما فعلته لأجلي ،كان مظلم جداً ولم تراه حتى |
Eminim müze için yaptığın her şey | Open Subtitles | أنا متأكّد أن كل ما تفعله للمتحف |
Eminim orada yaptığın her şey bu değil. | Open Subtitles | ولكن لا بد أن ذلك ليس كل ما تفعله هناك |
Şu ana dek yaptığın her şey yalandı. | Open Subtitles | إلى الآن، كل ما تفعله هو محض كذبة |
Senin yaptığın her şeyi ben de yapabilmeliyim ama ben biraz daha şefkatli yaparım. | Open Subtitles | أنا يجب أن تكون قادرة على القيام كل ما تفعله إلا أنني سوف نفعل ذلك مع على المزيد من التعاطف القليل. |
lnan bana... yaptığın her şeyi kendi kendine yapıyorsun. | Open Subtitles | صدقني كل ما تفعله الآن هو لنفسك أنت |
Jax, çocuklarını ne kadar çok sevdiğini ve iyi ya da kötü yaptığın her şeyi onlar için yaptığını biliyorum. | Open Subtitles | "جاكس " أعلم كم تحب أطفالك وأعلم أن كل ما تفعله جيد أم سيء يتعلق بالأعتناء بهم |
Yaptığın her şeyin, araba kiralama vesaire, sahte kimlikle yapılmasını istiyorum. | Open Subtitles | كل ما تفعله , ايجار سيارة اياً كان افعله بهوية مزورة |
Yaptığın her şeyin sonuçları vardır Jesus. | Open Subtitles | كل ما تفعله له عواقب يا (هيسوس) |
Bütün yaptığın yemek, içmek ve sıçmak! | Open Subtitles | كل ما تفعله هو الأكل و النوم و التبول! ً |
Baba, Bütün yaptığın işin. | Open Subtitles | أبي، كل ما تفعله هو العمل |
Senin yaptığın tek şey öldürmek. Hiç aşık oldun mu? | Open Subtitles | كل ما تفعله هو القتل هل شعرت بالحب من قبل ؟ |
yaptığın tek şey bana bir çocukmuşum gibi davranıp sürekli ne yapmam gerektiğini söylemekten ibaret. | Open Subtitles | كل ما تفعله هو علاج لي مثل طفل، تقول لي ما يجب القيام به في كل وقت. |
Ben sadece diyorum ki avımızın tam ortasına daldı bize tepeden baktı ve senin tek yaptığın şey gülümseyip, "saçmalama" demek ve ondan özür dilemek oldu. | Open Subtitles | كل ما أقصده هو أنها تلتقي بنا بوسط عملية صيد و تظن نفسها أفضل منّا أخلاقياً , و كل ما تفعله أنت |
Ama senin tek yaptığın şey onların her birini yabancılaştırmak. | Open Subtitles | و كل ما تفعله أنت هو عزلهم عزل كل شخص منهم |
Olay şu ki, eğer bütün gün bir hastane yatağında yatarsanız tek yapacağınız şey tavanı seyretmektir ki, epey berbat bir deneyim bence. | TED | والنقطة هي عندما تكون ملقىً في سرير المستشفى كل يوم، كل ما تفعله هو إالنظر إلى السقف، وانها تجربة قذرة بالفعل. |