"كمحام" - Translation from Arabic to Turkish

• avukat olarak
• avukatı olarak
• bir avukat

Tabii ki buradayım fakat sadece bir birey olarak, avukat olarak değil.
أعتقد انه من الواضح أني هنا بالفعل و لكني هنا بصفة شخصية و ليس كمحام

Hatta kapanış konuşmamı yapmak için kendimi yeteri kadar iyi bir avukat olarak bile görmüyorum.
أنا لا أشعر حتي بكفاءتي كمحام كي أقول هذا التلخيص

avukat olarak değil, sadece arkadaşın olarak.
طلب مني أن أمر وأتحدث معكِ ليس كمحام بل كصديق

Babam, New York'un en zengin ailesinin avukatı olarak çalışıyordu.
عمل والدي كمحام ٍ لأثرى عائلة في نيويورك

Ama onlara bir vergi avukatı olarak uzmanlık alanının, radarda gözükürken, sistemdeki gerekli açıkları oluşturmak olduğunu söyle.
ولكن قل لهم أن تخصصك كمحام للضرائب، هو خلق الثغرات أثناء ظهورها تحت الرادار.

Bir arkadaşın olarak sormuyorum Quentin'in avukatı olarak soruyorum.
لن اسألك هذا كزميل لك انا اسألك كمحام لغوينتن

Bir şerif yardımcısı olmasına rağmen kendisini önemli bir avukat olarak tanıtıyor.
كمحام شهير بينما هو مجرد شرطي نائب للشريف

Deneyimli bir avukat olarak savunma avukatı tavsiyesi tabirine aşina olmalısınız.
كمحام خبير، مألوف عليك شيءً يسمى نصيحه محامي الدفاع

Bu binadaki insanlar seni her zaman ve sadece bir avukat olarak görmeliler.
‏لأنه يجب دائماً أن تراك الشرطة هنا،‏ ‏كمحام فقط. ‏

avukat olarak bir tane bile randevu koparamadım.
أنا فقط أقول، كمحام - شريك له، لا تقل - حصلت مواعيد الصفر.

Hayır, avukat olarak değil, yurttaş olarak geldim.
كلا ، أنا هنا كمواطن لا كمحام

Sadece "Chicago'da ezik bir avukat olarak mı ölmek istiyorsun?" demiştim.
قلت فحسب : "أتريد الهلاك كمحام فاشل في (شيكاغو)؟"

Çocuğun mahkemece atanan avukatı olarak, bunun mümkün olabileceğini düşünmüyorum.
كمحام الطفل المعين من قبل المحكمة, فلا أرى أي تغيير في الظروف

Mahkeme için bir sakıncası yoksa çekilme talebini geri almayı ve Bertram Cates'in avukatı olarak devam etmeyi isterim.
إذا كان يرضى المحكمة أود أن أسحب إنسحابى "و أكمل كمحام ل " بيرت كيتس

Hastanenin avukatı olarak Bay Tucker tecavüz suçlaması da dâhil olmak üzere hangi davaların hastaneyi büyük bir ödeme yapmak zorunda bırakacağını biliyordu.
كمحام للمستشفى السيد (تاكر) كان له معرفة داخلية بالقضايا التي ستجبر المستشفى على دفع مبالغ كبيرة