Bana onlardan birinin yerini ayarla o zaman. Bak, biliyorum ki bu senin Beklediğin türde bir teklif değil. | Open Subtitles | إسمع، أعلم انه ليس العرض الذي كنت تنتظره. |
Aslına bakarsan; bu senin uzun zamandır Beklediğin bir dövüştü ama sen de diğer dövüşçüler gibisin, nerenin zayıf olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | لا, لا اعتقد ان خائف منه على الاطلاق في الحقيه اعتقد ان قتال كنت تنتظره لوقت طويل لكن, كمقاتل جيد تفكر بنقاط ضعفك |
Beklediğin şey bir özür müydü emin değilim evlat. | Open Subtitles | انا لست متأكداً انه هذا الاعتذار الذي كنت تنتظره يا فتى |
Beklediğin aramayı yapıyorum. Bağışı konuşmak için aradım. | Open Subtitles | هذا الاتصال الذي كنت تنتظره أردت التحدّث معك لتقديم تبرع |
İşte Beklediğin şey buydu, Jeff. | Open Subtitles | هذا الذي كنت تنتظره منذ أمد يا جيف |
Smallville'e geldiğinden beri Beklediğin şey bu. | Open Subtitles | هذا ما كنت تنتظره منذ أن جئت إلى (سمولفيل) |
Bu... senin Beklediğin şey. | Open Subtitles | .هذا. ما كنت تنتظره |
- Bu, senin Beklediğin şey. - Bu onların kaderlerini belirleyecek. | Open Subtitles | هذا ما كنت تنتظره - هذا سيحدد مصيرنا - |
- Beklediğin şey mi geldi? | Open Subtitles | -إذن , فقد حصلت على ما كنت تنتظره |
Tamam, işte Beklediğin buydu. | Open Subtitles | حسناً، هذا ما كنت تنتظره |
- Bu Beklediğin şey. | Open Subtitles | -هذا ما كنت تنتظره |
- Biliyorsun, senin Beklediğin. | Open Subtitles | - هذا الذي كنت تنتظره |
- Beklediğin kişi değilim. | Open Subtitles | -لست الذي كنت تنتظره |