Rose'u içinde ölümüne sıkıştırıyorsun. Ama gidecek bir yerim yok. | Open Subtitles | لكن ليس لدي مكان لأذهب إليه، فجلدي الأصلي قد مات |
Kendini vurmadan önce tuvalete gidecek kadar vaktim var mı? | Open Subtitles | هل هناك وقت لأذهب لدورة المياه قبل أن تقتل نفسك؟ |
Oraya seninle giderdim ama yüzümü tanıyorlar ve onu ezmek istiyorlar. - Ben buralardayken olmaz. | Open Subtitles | كنت لأذهب معك هناك، لكنهم يعرفون وجهى ولربما يودون أن يلكموننى فيه |
Şunu anla! Giyinmiş şekilde bir yerlere gitmek için bekliyorum | Open Subtitles | خذي هذا.فقط انظري إليّ مرتدية ملابسي لأذهب إلي مكان ما |
Ama babam bir albaydı, ve benim üniversiteye gitmem için para vermezdi. | Open Subtitles | لكن أبي كان عقيدا في الجيش لايدفع الكثير لي لأذهب إلى الجامعة |
Beni hapse atacaklar ve cehenneme gideceğim. | Open Subtitles | كانوا ليضعوني في السجن، وكنت لأذهب إلى الجحيم |
Açıkçası burada geçirdiğim dört yıllık zaman zarfında operaya gitme şecaatine hiç nail olmadım. | Open Subtitles | بكل صراحة، أنا لم استجمع شجاعتي لأذهب للأوبرا خلال الأربع سنوات التي قضيتها هنا |
Şu iş olayım olmasaydı gitmezdim biliyorsun. | Open Subtitles | كما تعلم, لم أكن لأذهب لو لم يكن لدي هذا الأمر في العمل |
Geçen sene ben 40, 45 şehir boyunca hastaydım ve daha fazla da gidebilirdim. | Open Subtitles | أتعرف، العام الماضي... زرت حوالي 45 بلداً... وكنت لأذهب إلى أكثر من ذلك ولكنني إشتريت جرواً |
Oh, pazartesi günkü duruşmaya kadar gidecek bir yerim yok. | Open Subtitles | ليس لدي مكان لأذهب له حتى جلسة الإستماع يوم الإثنين |
Biliyorum rüzgâr nereye eserse essin benim gidecek bir yerim hep olacak saklandığım yerde. | TED | أنا أعلم أنه في أي طريق تهب الرياح، فسيكون هناك مكان لي لأذهب إليه، في مخبئي. |
Yaşlıyım ya, gidecek yer bulamadım. | Open Subtitles | لا مكان لي لأذهب اليه و أنا امرأة عجوز لذا خطرتَ على بالي |
gidecek yolu da biliyorum, ve Keskindişden de korkmuyorum! | Open Subtitles | أعرف طريقى لأذهب وأنا لست خائفة من ذو الأسنان الحادة |
Minchin beni kovarsa gidecek hiçbir yerim yok benim. | Open Subtitles | أذا قامت منشين بطردي , ليس عندي أي مكان لأذهب أليه. |
Eğer Dr. Kelso kariyerim için iyi olacak bir yere davet etmiş olsaydı, o kadar hızlı giderdim ki sen burada bir konu anlatmaya çalışan hayali bir kadının göğsüne bakıyor olurdun. | Open Subtitles | قد سألني مرافقته إلى مكان أرى أنه .. مفيدلمهنتي.. كنت لأذهب بسرعة فائقة لدرجة أنك ستقف هناتحدقبصدرامرأةخيالية.. |
Ben olsam ben de giderdim. Onu bekletmek istemezsin. Canına okur. | Open Subtitles | كنت لأذهب لو كنت مكانك,أنت لا تريد إبقائها منتظرة سوف تخرج أحشائك |
Sonra tiyatroya gitmek için üzerimi değiştirmeye gittim. | Open Subtitles | ثم عدت إلى المنزل و غيرت ملابسي لأذهب للمسرح |
Ne kadar para verdiğin umurumda değil. Daha öteye gitmem. | Open Subtitles | أنا لايهمني كم من المال تعطيني لن لأذهب أبعد |
Bir doğum günü partisine gitmek üzere güne başladım ve gideceğim. | Open Subtitles | أنا بدأت هذا اليوم مع حفل عيد ميلاد لأذهب إليه . و أنا ذاهب إليه |
Hey, ben bedava alkol alayım derken bırakın geri zekalıları, önümdeki o şeyle gitme hevesindeydim. | Open Subtitles | كنت أحصل على مشروبات مجانية ونسيت هؤلاء الأغبياء, كنت لأذهب مع هذا الغبي أنا الأخر |
Eğer kimsenin dinlemek istemediğini bilseydim, oraya gitmezdim. | Open Subtitles | لم أكن لأذهب هناك إن علمت بإنه لا أحد يريد الإستماع لها |
Ben de gidebilirdim ama haberim yoktu. | Open Subtitles | كنت لأذهب معه ولكنني لم أعلم بهذا |
Bu yüzden, on yıl önce dünyayı dolaşmaya karar verdim. gidip insanların hayatlarının fotoğraflarını çekmek, hikâyelerini dinlemek ve diğer insanların onları anlamasını sağlamak için. | TED | لذلك منذ 10 سنوات، قررت أن أسافر حول العالم، لأذهب وأصور مواقف الآخرين وأوثق قصصهم، وأنشرها، بحيث يفهمها الآخرون. |
Tamam, izin ver çalışma odama gideyim. | Open Subtitles | حسنا , حسنا , حسنا. أعطني فرصة لأذهب لمكتبي. |
Daha sıcak bir iklime giderim belki de yanarım, | Open Subtitles | كنت لأذهب الى حيث يوجد طقس جيد في هذا الوقت ربما لأحصل على بعض التجديد |
Onunla gitmeliyim,onunla gitmenin bir yolunu bulmalıyım | Open Subtitles | -احبه و اريد ان اعثر على طريقة لأذهب معه |