Los Angeles'ta yapacak bir işim var. İş bitti mi, gerisi fark etmez. | Open Subtitles | لديَ شئ لأفعله في لوس أنجليس حالما يتم هذا الشئ , لا يهم |
Los Angeles'ta yapacak bir işim var. İş bitti mi, gerisi fark etmez. | Open Subtitles | لديَ شئ لأفعله في لوس أنجليس حالما يتم هذا الشئ , لا يهم |
Birini çıldırtmadan ve tırnaklarımı kırmadan yapabileceğim bir iş vardır. | Open Subtitles | يجب أن يكون هنالك شيء لأفعله ولن يكون هذا الشيء كتقليم أظافري أو إزعاج أحد ما |
- Biri bütün gün bana sulanıp dursa, ben de aynısını yapardım. | Open Subtitles | ذلك ما كنت لأفعله لو كان شخصاً يسيل لعابه حولي طوال النهار |
Bu gün çok şey yapmam gerekiyormuş gibi geliyor, bilirsin? | Open Subtitles | أنه فقط ، لدي الكثير لأفعله اليوم ، أتعرفين ؟ |
Raporumu yazmak dışında yapacağım bir iş yok. | Open Subtitles | لم يكن لدي شيئ لأفعله ماعدا أني كنت أكتب تقاريري |
Sadece, yaşayacak çok şeyim ve bunları yapacak çok az zamanım var. | Open Subtitles | الأمر فقط ان هناك وقت قليل تبقى لي للعيش و الكثير لأفعله |
Hayır, gelemem. yapacak bir sürü işim var. Direk stüdyoda görüşürüz. | Open Subtitles | كلا، لا يُمكنني ذلك فورائي الكثير لأفعله سنتقابل جميعاً في الإستديو |
Burada bana yapacak bir şey bırakmamışsınız. Ben de maniküre gideyim. | Open Subtitles | الآن لم يبقى لى شئ لأفعله هنا سوف أذهب لعمل أظافرى |
Hatta alışverişe çıkarım. Bu bana yapacak bir şeyler verir. | Open Subtitles | حتى أنني ساطلب بعض الأشياء ليكون لدي شيء لأفعله |
Saat 16:30'u geçiyor. Benim de yapacak çok işim var. | Open Subtitles | إنها الرابعة والنصف وأنا لدي الكثير لأفعله |
Ama bu insanlar için yapabileceğim bir şey olmadığından gözlemlerime devam ediyor olacağım. | Open Subtitles | لكن منذ أن ليس بيدى شىء لأفعله من أجلهم ليس الآن فى أقل تقدير سوف أستمر فى ملاحظاتى |
Bu yüzden yapabileceğim en iyi şeyin seni aramamak olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | لذا فإن الشيء الجيد الوحيد الذي بقي لي لأفعله هو ألا أتصل |
"Eğer herhangi bir şey yapabilecek olsaydım, işte bunu yapardım". | Open Subtitles | وذلك ما كنت لأفعله لو كنت أستطيع فعل أي شيئ في العالم |
Şimdi, içinizi karartmak gibi olmasın ama eğer bir tek ben bekâr olsaydım ne yapardım bilemiyorum. | Open Subtitles | الآن أكره أن أكون أباً وحيداً، لكن يجب أن أقول، لو كنتُ أنا بمفردي الذي لا زال وحيداً، لا أعلم ما كنتُ لأفعله. |
Gelecek ay taşınabileceğimi söylediler ama hâlâ yapmam gereken çok iş var! | Open Subtitles | قد قالوا أنّ بإمكاني الإنتقال الشهر القادم ولكن لازال لديّ الكثير لأفعله |
-Beni yanlış anlama, yapmam gereken bir iş var. -Olabilecek en iyi işlerden ama bazen... | Open Subtitles | لا تسيئي فهمي فلدي عمل لأفعله لأن الطيران هو ما أردت فعله |
Eminim. Sadece şu var ki, bugün yapacağım bir sürü iş var. | Open Subtitles | متأكدة من ذلك.ولكن عندي الكثير لأفعله اليوم |
Siktir etsene ya, öleceksem yapmak için doğduğum şeyi yaparak öleceğim. | Open Subtitles | بئساً لهذا إذا كنت سأموت سأموت وانا أفعل ما وُلدت لأفعله |
yapmamı istediği şey en iyimser görüşle ahlaki olarak kuşkuluydu. | Open Subtitles | ما كان يطلبه مني لأفعله كان أمراً غامضاً من الناحية الأخلاقية على أفضل تقدير |
Daha yapılacak bir sürü iş var. Bir dakika bekleyin. Tamam, tamam. | Open Subtitles | سأريهم,العبث في مثل هذا الوقت من الليل لدي الكثير لأفعله |
Bundan daha fazlasını yapabilirim. | Open Subtitles | لا بد من وجود أكثر من هذا لأفعله. |
Ve dinle. Benim yapmayacağım hiçbir şeyi yapma. | Open Subtitles | وانصت, عندما تكون بالموقع لا تفعل اي شيء ما كنت لأفعله |
Ama senin için yaptığım şeyi başka biri için yapmazdım. | Open Subtitles | ولكن ما فعلته لأجلك ما كنتُ لأفعله لأي أحدٍ آخر |