Daimi Komite'yi doğru yolun bu olduğuna ikna etmem yedi yılımı aldı. | Open Subtitles | لقد إستغرقت 7 سنوات لأقنع اللجنة الدائمة أن هذا هو التصرف الصحيح |
Bu yüzden şimdi üçüncü oyundaki aktörü, oyuna çıkacak kadar iyi olduğuna ikna etmem lazım.. | Open Subtitles | للمشهد الثاني من مسرحية الكاوبويز الموسيقية لذلك سأذهب لأقنع الممثل المريض في المسرجية الثالثة أنه بصحة جيدة للإِسْتِمْرار بدلاً مني |
Pekala, bak. Ikea'dan koltuk almak için adamları ikna etmem üç ay sürdü. | Open Subtitles | لقد استغرق مني الأمر شهران لأقنع الرفاق بشراء "إيكيا فوتون" جديد |
10 yıl önce, Intel'ı bu konuda ikna etmek için çok fazla zamanım varmış gibi geliyordu. | TED | و منذ عشرة أعوام بدا لي أنه أمامي وقت طويل لأقنع شركة انتل بالعمل على هذا.صحيح؟ |
Rahipleri hala sadık olduğumuza ... ikna etmek için nelere katlandığımı biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلم ما مررت به لأقنع الكهنة أننا لا زلنا مخلصين ؟ |
Çocuğu bırakması konusunda ikna etmeme yardım edin. | Open Subtitles | ساعدوني لأقنع إبنكم بأن يتركه يرحل |
Herkesi senin doğru söylemediğine ikna etmem için 20 saniyem var... | Open Subtitles | لدىّ 20 ثانية لأقنع الجميع أنك تكذب... |
Kurulu ikna etmem gerek sadece. | Open Subtitles | فقط أحتاج لأقنع المجلس |
Kardinal'i korumam ve Kral'ı ikna etmem lazım. | Open Subtitles | لكي أحميه. لأقنع الملك. |
Kurulu ikna etmem gerek sadece. | Open Subtitles | فقط أحتاج لأقنع المجلس |
Kongreyi savaşa ikna etmek için beni bu yüzden seçtiler. | Open Subtitles | إختاروني لِهذا للحرب للذهاب الكونجرس لأقنع |
Ve sonra tekrar bekledim. ancak bu kez, attığım nerdeyse her tweet'i kendimi ikna etmek için değil de kendime komik olduğumu hatırlatmak için okudum ve bunları kimse anlamıyorsa, sorun yok. | TED | ثم أنتظرت مرة أخرى، ولكن هذه المرة وأنا أقرأ تقريباً كل تغريدة كتبتها لأقنع نفسي، كلا، لتذكير نفسي بأنني فعلاً مضحكة وإن لم يفهمها أحد, فهذا جيد. |
Patronumu ve karımı gitmeme izin vermeleri konusunda ikna etmek için benim de kendime gidecek bir yer bulmam lazım. | Open Subtitles | "عليّ الآن الإتيان بالزمان والمكان الخاصّين بي" "لأقنع رئيستي وزوجتي بالسماح لي بالسفر" |
Bu risk, patronlarımı ikna etmek için ihtiyacım olan her şeyi verdi bana. | Open Subtitles | كان هذا كل ما احتاجه لأقنع رؤوسائي |
Frank'i bırakır bırakmaz, Billie'ye gitmek aklımdan geçti, ama Billie'yi ruh ikizim olduğuna ikna etmek için yalnızca tek bir fırsatım olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | (فكّرتُ في الذهاب إلى (بيلي (بعدما أوصلتُ (فرانك لكنني أدركتُ أنّ لديّ فرصة واحدة لأقنع (بيلي) بأنها توأم روحي |
Lütfen Bay Durrell'ı ikna etmeme yardımcı olun. | Open Subtitles | رجاءً ساعدني لأقنع السيد داريل |