çünkü bir şeyleri sorgularken, kendimizi bazı yeni bilgileri almaya odaklarız veya bizi huzursuz eden bir tür cahillikle boğuşuruz. | TED | لأننا عندما نتساءل عن أمر ما، نكون عازمين على أخذ معلومات جديدة، أو أن نتصارع مع جهل يشعرنا بعدم الارتياح. |
çünkü tekrar kullanım ve geri dönüştürmeyi düşünürsek metal, cam gibi şeyler istediğiniz kadar çok geri dönüştürülebilir. | TED | لأننا عندما نفكر في إعادة استخدام وتدوير المعادن والزجاج، يمكن إعادة تدوير مثل هذه الأشياء عدة مرات كما تريدون. |
Hatırlamakta fayda var, çünkü sizin için dünyayı tasarlarken terapi önemli. | TED | من المهم تذكَر ذلك، لأننا عندما نقوم بتصميم العالم من أجلكم، العلاج هو المهم. |
Motivasyonla ilgili konuşmak biraz garip. çünkü bunun ile ilgili konuştuğumuz zaman bizi en çok etkileyen hikâyeler oluyor. | TED | الحديث عن تمكين المرأة أمر غريب، لأننا عندما نتكلم عنه، فإن أكثر شيء يؤثر بنا هو القصص. |
Ve bu üstümüze yapışıp kalıyor. Gerçekten öyle, çünkü bize böyle davranıldığında bazen kendimizi görünmez ya da kale alınmıyormuş gibi hissediyoruz. | TED | واستمر الأمر معنا، حقاً استمر معنا، لأننا عندما نُعامل بهذه الطريقة، نشعر بأننا غير مرئيون بعض الأحيان أو لا يُتَحدّث الينا بإهتمام. |
Pozisyonumuzdan vazgeçmeyi bırakmalıyız çünkü sessiz kalarak dünya çapında kadın zulmüne ve istismarına izin veriyoruz. | TED | علينا أن نتوقّف عن التخلي عن مناصبنا لأننا عندما نصمت، فإننا نسمح باستمرار الاضطهاد و الاعتداء على النساء في العالم. |
çünkü bulaşıcı hastalıklarla uğraşırken, yaşayan sistemlerle uğraşıyoruz. | TED | لأننا عندما نتعامل مع الأمراض المعدية فإننا نتعامل مع أنظمة حية. |
Her zaman yiyecek bir şeylerle gidiyorum çünkü birlikte yemek yerken ortak noktalar bulmak ve barış sağlamak çok daha kolay oluyor. | TED | دائمًا أجلب معي طعامًا، لأننا عندما نأكل سويًا، يكون من السهل إيجاد القواسم المشتركة وإحلال السلام بيننا. |
çünkü döndüğünde bu videoyu izlerken 20 dakika boyunca bunu gördük. | TED | لأننا عندما نظرنا إلى الفيديو الذي أعاده وجدنا 20 دقيقة من هذا. |
Burada ben ilk adımı atıyorum, çünkü derine indikçe daha da çirkinleşiyor, sizi temin ederim. | TED | وإنني مجرد أعالجُ الموضوع سطحيًا هنا، لأننا عندما نغوصُ في العمق أكثر، يبدو الأمر أكثر قبحًا، أؤكد لك ذلك. |
çünkü eğer bir şeyi yapabileceğimizi kabul edince o şeyi yapmamız gerekiyor. | TED | ربما لأننا عندما نعترف بأننا يمكن أن نفعل شيئا حيال ذلك، يجب أن نفعل شيئاً حيال ذلك. |
Bu kısa sürede bir şeyler değişmiş olmalı çünkü onu gördüğümüzde tek umursadığı şey o kutuydu. | Open Subtitles | لابدَّ أنَّ هنالك ما غيَّره بسرعة لأننا عندما رأيناه كل ماكان يهمه هو العلبة |
çünkü çember çizerek, ilkinde kaçırdığımız şeyleri buluruz. | Open Subtitles | هذا لأننا عندما ندور أكثر من مرة في حلقات دائرية سنجد أشياء لم نجدها من قبل |
çünkü anayasal güvencelerimizi ortadan kaldırmaya başlarsak düşmanlarımız kazanmıştır. | Open Subtitles | لأننا عندما نبدأ بتغيير حمايتنا الدستورية أعدائنا يربحون |
Eğer ararsa, ona iyi davran, çünkü eğer tekrar birlikte olursak, ikinizin arasında bir soğukluk olmasını istemiyorum. | Open Subtitles | وكوني لطيفة معه لو اتصل لأننا عندما نعود لبعضنا لا أريد أن يكون بينكما خلافات |
Aslında isterim, isterim çünkü biliyorsunuz geçen sefer konuştuğumuzda bana karşı oldukça kabaydı. | Open Subtitles | في الواقع أود ذلك لأننا عندما تحدثنا آخر مرة كان وقحا للغاية |
Aslında isterim, isterim çünkü biliyorsunuz geçen sefer konuştuğumuzda bana karşı oldukça kabaydı. | Open Subtitles | في الواقع أود ذلك لأننا عندما تحدثنا آخر مرة كان وقحا للغاية |
çünkü işin bittiğinde, tahtayı alıyorsun, neredeyse tamamı tahta zaten ve yakıyorsun. | Open Subtitles | لأننا عندما ننتهي من استخدامه نأخذ الخشب ونحرقه |
çünkü sarhoş olduğumuzda ya da çektiğimizde insanlar bize katlanmak istemiyor. | Open Subtitles | لأننا عندما نشرب, ونتأثر فليس من المستحب أن نكون بالجوار |
çünkü geri döndüğümüzde, kendimize pigmeleri bulacağız. | Open Subtitles | لأننا عندما نعود, سنجد لأنفسنا بعض الأناس القزميين |